Fiat ayda 500 TL taksitle doblo kampanyası başlattı


Fiat Ticari Araçlar, 2010 model Fiat Doblo’lar için ayda 500 liradan başlayan taksit ve 48 aya kadar uzayan vadeyle yeni bir satış kampanyası başlattı.
Hiç peşinatsız ya da 5 bin 830 lira peşinat seçeneği olan kampanya 31 Ağustos tarihine kadar sürecek.

Fiat Ticari Araçlar, 2010 model Fiat Doblo’lar için ayda 500 liradan başlayan taksit ve 48 aya kadar uzayan vadeyle yeni bir satış kampanyası başlattı. Hiç peşinatsız ya da 5 bin 830 lira peşinat seçeneği olan kampanya 31 Ağustos tarihine kadar sürecek. Fiat’dan yapılan açıklamada, anahtar teslim satış fiyatı 19 bin 300 TL’den başlayan 2010 model Fiat Doblo model ailesinde, Fiat Finans üzerinden 48 ay kadar vade ile 25 bin liraya kadar kredi kullanma imkanı da sunuluyor.

Düşük peşinatla ve uzun vadeye yayılan kampanya ile 5 bin 830 liralık peşinatla 17 bin 300 liralık kredi kullananlar ayda 500 liralık taksitlerle geri ödeme yapabilecek. Fiat Doblo ailesi için düşük peşinatla uzun vade kampanyasının yanı sıra, anahtar teslim fiyatın yüzde 100’üne sıfır peşinatla kredi kullanma imkanı da sağlanıyor. Kampanyadan yararlanmak isteyen tüketiciler, showroomdan çıkmadan sadece T.C. kimlik numaralarını vererek kredi başvurusunda bulunabilecek. Ağustos ayı boyunca Fiat Fians’dan kredi kullanarak, Fiat Doblo satın almak isteyen tüketiciler için 12 bin liraya kadar 12 ay vadeye yüzde 0.99 faiz uygulanacak.

Has Otomotiv, dünyanın en ünlü yıldızı ile 78. İzmir Enternasyonal Fuarı’nda

Mercedes-Benz çatısı altındaki tüm markaların araç modellerini, Türkiye’nin birçok noktasında tüketicisi ile buluşturan Has Otomotiv; 2500 metrekarelik sergi alanı ve 2010 modelleri ile 78. İzmir Enternasyonel Fuarı’na damgasını vuruyor…


Mercedes-Benz çatısı altındaki tüm markaların otomobil, otobüs, kamyon, çekici, inşaat araçları ve hafif ticari araç modellerini, Türkiye’nin birçok noktasında tüketicisi ile buluşturan Has Otomotiv; 2500 metrekarelik sergi alanı ve 2010 modelleri ile 78. İzmir Enternasyonel Fuarı’na damgasını vuruyor…

İstanbul Avcılar, İSTOÇ ve Maslak, İzmir Bayraklı ve Işıkkent, Balıkesir’de ise Susurluk şubeleri ile geniş bir alanda hizmet veren Has Otomotiv; İzmir sevgisi ve İzmir’e yönelik yatırımlarının devam etmesi sonucunda bu yılki Fuar’da, 2500 metrekarelik dev standı ile yer alıyor.

Has Otomotiv Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada; “78. İzmir Enternasyonel Fuarı’nın sadece İzmir değil tüm Türkiye için çok önemli ticari ve sosyal bir arena olarak görüyoruz. Bu nedenle bu yılki Fuar’da 2500 metrekarelik bir alanda Mercedes-Benz’in 2010 yılı tüm kamyon, otobüs, otomobil ve hafif ticari araç modellerini, tutkunları ile buluşturacak olmamız bizlere büyük heyecan veriyor. Standımızda, 250 metrekarelik bir alan ayırdığımız Jeep, Chrysler ve Dodge markalı araçlarımızın 2010 modellerinin de ziyaretçiler tarafından yoğun bir ilgi ile karşılanacağına inanıyoruz” şeklinde bilgi verildi.

Tunalıoğlu: ‘Krizin etkileri o kadar kolay bir şekilde ortadan silinmeyecek’


OYAK Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, krizin etkilerinin o kadar kolay bir şekilde ortadan silinmeyeceğini belirtti.
OYAK Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, krizin etkilerinin o kadar kolay bir şekilde ortadan silinmeyeceğini belirterek, ''Biz 360 bin kapasitede olmamıza rağmen son iki senedir bu miktarlara erişemedik, geçen sene 268 binde kaldık, bu sene benzer rakamlar yapacağız. Önümüzdeki sene de 360 bini bulacağımızın inancında değiliz'' dedi.

Tunalıoğlu, Renault ''Fluence''ın üretim bantlarını gezdikten sonra, Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, OYAK Renault Fabrika Proje Direktörü Teoman Yücel ve Renault Fluence Program Direktörü Samir Cherfan ile birlekte basının sorularını yanıtladı.

Renault'un stratejik olarak kendisine koyduğu değişik hedefler bulunduğunu, bunların başında sağlam ortaklığın geldiğini ifade eden Tunalıoğlu, OYAK ile şu anda 40 yıldır beraberliğimiz sürüyor. Nissan ile 10 senedir müşterek çalışmalarımız sürüyor. Bu birinci olmazsa olmaz'' dedi.

Tunalıoğlu, ikincisinin de ürün açısından kriz sonrasına hazır olmanın önemli olduğunu, devamlı müşterinin beğenisini kriz ortamında dahi yüksek seviyede tutacak iyi ürünlerle her zaman hazır olmak durumunda bulunduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

''Dolayısıyla bundan önceki sedanın 518 binlik imalat rehavetine kapılmadan, zamanın geldiğini bundan sonra kriz ortamından sonra tekrar pazarlar açıldığı zaman da dikkatin ve ilginin böyle bir albenili arabaya olacağı inancıyla değişimin zamanının, dolayısıyla kriz sonrasına hazırlandığımızın işaretini vermek istedik. Satış veya üretim miktarları olarak nasıl tecelli edecek, onun şu anda kesin bir bilgisi yok. Biz malum 360 bin kapasitede olmamıza rağmen son iki senedir bu miktarlara erişemedik. Geçen sene 268'da kaldık, bu sene benzer rakamlar yapacağız. Önümüzdeki sene de 360 bini bulacağımızın inancında değiliz. Daha henüz krizin etkileri o kadar kolay bir şekilde ortadan silinmeyecek.''

Buna rağmen, yenilikçi bir ürünün, bu miktarların maksimize edilmesi açısından faydalı ve yararlı olacağını ifade ederek, şu bilgileri verdi:

''Tabi bunun çok doğal uzantısı istihdamı saklamak. Kapasiteyi 60 araba/saatten, 50 araba/saate düşürdük. Ufak bir ayarlama yaptık istihdamda. Ondan sonra 3 vardiyadan hiç vazgeçmedik. Sene sonuna kadar vazgeçmeyeceğiz, bu gidişatla bu arabanın da bize kazandırdığı yeni rüzgarla önümüzdeki sene de üçünçü vardiyamızı kaybetmeden üretime devam edeceğiz.''

Tunalıoğlu, ''Fluence''nin proje çalışmalarının hızını kesmemek için ağustos ayında yaptıkları yıllık tatili, bu yıl ilk kez 3 hafta yerine 2 hafta ile sınırlı tutuklarını bildirdi.

''Megan II Sedan en fazla üretilmiş 3. otomobil''
''Fluence''nin gelişiyle üretimden kaldırılacak olan Megen II Sedan'ın başırısına da değinen Tunalıoğlu, ''Megan hakikaten 'sedan' olmak için doğmuş bir modeldi'' dedi.

Tunalıoğlu, Megan'ın, Türkiye'de 140 binden fazla, toplam olarak da 518 bin imalat miktarına ulaştığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

''Bu Renault'un tarihinde, OYAK Renault'un tarihinde son 40 senede yaptığı modeller içinde 3. en fazla üretilmiş otomobil olarak tarihe geçecek bir otomobil. İlki malum 'Renault 12', çok uzun yıllar ürettiğimiz bir modeldi. Sonra 'Clio Symbol' geliyor. İlki 700 binleri aştı, ikincisi yine 500 binleri aştı. Üçüncü de Megan Sedan.''

Son Megan Sedan Eylül ayının ikinci haftasında banttan inecek
OYAK Renault Fabrika Proje Direktörü Teoman Yücel de son ''Megan Sedan''ın eylül ayının ikinci haftasında bantlardan ineceğini ve yerine ''Fluence''nin geçeceğini bildirdi.

Yücel, ''Fluence'' için yapılan toplam yatırımın 250 milyon avro, OYAK Renault bünyesinde yapılan yatırım miktarının ise 110 milyon avro olduğunu kaydederek, bu yıl 7-8 bin adet üretilmesi planlanan ''Fluence''de ''Megan Sedan''daki gibi yerlilik oranının yüzde 56 olduğunu belirtti.

Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar da soru üzerine, yeni modelin adının ''Fluence'' olması dolayısıyla, telaffuzunda bir zorluk yaşanmayacağını ifade ederek, otomobilin fiyatına ilişkin ''Bir üst segment standartlarını C segmenti fiyatlarıyla alabileceğiniz bir otomobil'' dedi.

Renault yeni modeli ‘Fluence’ Bursa'da tanıtıldı


Renault'un, 110 milyon avro yatırımla OYAK Renault fabrikasında üreterek 80'den fazla ülkeye ihraç edeceği 'Fluence', ilk kez Bursa'da basına gösterildi.
Renault Fluence'ın Dünya lansmanı 15 Eylül 2009 günü Frankfurt Otomobil Fuarında gerçekleştirilecek.

OYAK Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, Bursa Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (OSB) OYAK Renault Fabrikası'nda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin, Renault dünyasında üretim sistemi ve pazarı ile özel bir yere sahip olduğunu söyledi.

Türkiye, Renault için nasıl ayrıcalı ise Türk basını temsilcilerinin de yerinin ayrıcalıklı olduğunu ifade eden Tunalıoğlu, ''Bugün tüm dünya medyası, lansmanı öncesi sizlerle paylaşacağımız yeni modelimizden yanlızca fotoğraflar ve basın bülteniyle haberdar olacaklar. Oysa sizler Bursa'da üretilecek gerçek otomobilimizi ve onun üretileceği atölyeleri göreceksiniz'' dedi.

Tunalıoğlu, Renault'un, bugün Türkiye'de 40 yıldan beri sağlam bir ortaklık yapısıyla OYAK Grubu'yla birlikte faaliyet gösterdiğini anımsatarak, geçmişe bakıldığında 40 yıldır devam eden, karşılıklı güven ve işbirliğine dayalı sürekli başarıyla gelişen böyle bir ortaklığın dünyada ender olduğunun görüldüğünü ifade etti.

Sıra dışı coğrafi konumu ve büyük ekonomik potansiyeliyle Türkiye'nin bugün Renault'nun öncelikli hedeflerinden biri olan uluslararası büyüme stratejisinin kalbinde yer aldığını anlatan Tunalıoğlu, Türkiye'nin, otomotiv dünyasının önemli ve geleceğe dönük stratejik pazarlarından biri konumunda bulunduğunu vurguladı.

Tunalıoğlu, OYAK Renault Otomobil Fabrikaları'nın, Türkiye otomotiv sektörünün ve Renault'un dünyadaki üretim sisteminin kilit unsurlarından biri olduğuna dikkati çekerek, OYAK Renault Otomobil Fabrikaları'nın, Renault'un performans, kalite ve uluslararası gelişim alanlarındaki stratejik önceliklerini mükemmel şekilde özümsemiş olarak faaliyetini sürdürdüğünü dile getirdi.

''Türkiye'de üretilen iki otomobilden biri Renault''
OYAK Renault'un performans açısından yılda 360 bin araç, yani dakikada bir araç üretme kapasitesine sahip büyük ve son derece rekabetçi bir üretim tesisi olduğunu ifade eden Tunalıoğlu, ''Bu da onu Renault'nun Batı Avrupa dışındaki en büyük üretim kapasitesine sahip tesislerinden biri yapıyor'' dedi.

Tunalıoğlu, Oyak Renault'un, Türk otomobil sanayinde üretim lideri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Türkiye'de üretilen iki otomobilden biri Bursa Oyak Renault Otomobil Fabrikası'nda üretiliyor. Türk otomobil pazarında satılan her 6 otomobilden birisi burada üretiliyor. OYAK Renault ihracatta da lider. Türkiye'den ihraç edilen iki binek otomobilden biri Renault markası taşıyor.''

Kalite konusunda da iddialı olduklarını vurgulayan Tunalıoğlu, şöyle devam etti:

''ISO 9001, 14001 ve SQR gibi sahip olduğumuz çok sayıda sertifika fabrikamızın ulaştığı kalite düzeyinin Otomotive ve Renault dünyasının en iyileri arasında olduğunu kanıtlıyor. Biz kalite denince, kurumun tümünü kapsayan toplam kaliteyi anlıyoruz. Tabii ki ürün kalitesi öncelikli olmak üzere. Ancak onun yanı sıra tesis, tasarım, geliştirme, yönetim ve imalatçılarının kalitesi de olmazsa olmaz faktörlerimiz arasında. Kalite, aynı zamanda nitelikli, yüksek motivasyonlu ve bu şirkette çalışmaktan gurur duyanların kalitesi anlamına da geliyor.''

Tunalıoğlu, Renault'un uluslararası gelişim stratejisi yönünden Bursa fabrikasının önemli rol oynadığına da değinerek, ''Önemli büyüme potansiyeli sunan çok sayıda pazara yakınlığı ile Bursa, Renault ve Türkiye için bölgesel üretim ve ihracat merkezi konumunda yer alıyor. OYAK-Renault Doğu ve Batı Avrupa, Orta Doğu ve Körfez ülkeleri, Orta Asya Türki cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika olmak üzere 5 kıtada 100'ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz'' diye konuştu.

''Türkiye için 110 milyon avroluk yatırım''
Tarık Tunalıoğlu, bütün bu özelliklerin Türkiye gibi yüksek potansiyeli olan bir ülkede kurulu olan OYAK Renault'un, Renault'nun projelerinin en sonuncusunu almak için gerekli bütün niteliklere sahip olduğunu belgelediğini söyledi.

Tunalıoğlu, şöyle konuştu:

''Bu nedenlerle, Renault ürün gamında çok önemli bir model olan Renault'daki değişimin simgesi Renault Fluence'ın Bursa'daki fabrikamızda üretileceğini sizlere duyurmaktan mutluluk duyuyorum. Bu proje Türkiye için 110 milyon avroluk bir yatırım anlamına geliyor. Renault Fluence, halen fabrikada üretilmekte olan modellerimiz, yeni Renault Symbol, 3 ve 5 kapılı Clio ve Clio Grand Tour ile birlikte üretilecek. Megane Sedan'ın üretimi ise duracaktır.''

Renault Fluence'ın dünya lansmanının 15 Eylül 2009 tarihinde Frankfurt Otomobil Fuarı'nda gerçekleştirileceğini bildiren Tunalıoğlu, şu bilgileri verdi:

''Renault, Türkiye'ye her zaman inandı, güvendi. Renault, sektörün ve Türk ekonomisinin yaşadığı zor dönemde bile ürün gamının en iyi ve yeni modelini Türkiye'de üretme kararıyla bu güvenini bir kez daha kanıtladı. Yeni projenin hedeflerine ulaşma yolunda OYAK Renault çalışanlarına ve yönetimine güvenim tam. Onlar geçmişte, Renault'nun 'kalite, maliyet ve süre' standartlarına en uygun şekilde üretim yapma başarılarını kanıtladılar. Hep birlikte, gelecekte de yeni projeler almak için gereken tüm çabayı göstereceğiz. Bu proje Renault'nun Oyak işbirliğiyle Türkiye'ye olan inancının ve Türk ekonomisine olan katkısının hız kesmeden devamındaki kararlılığını gösteren önemli bir adım.''

Türk mühendis ve işçisi
OYAK-Renault Fabrika Proje Direktörü Teoman Yücel de projeyi gerçekleştirmek için OYAK Renault Fabrikası'nın seçilmesinde, Türk mühendis ve işçisinin yüksek eğitim seviyesi, tecrübesi, maliyetlerin rekabetçi oluşu, yüksek üretim kapasitesi, çevre ve kalite standartlarına uygun oluşunun etkili olduğunu söyledi.

Yücel, Bursa'da üretim kararı alındıktan sonra geçen 28 aylık süreçte imalatçı seçimlerin tamamlandığını ve hızla kalıpların üretimine başlandığını belirterek, şunları kaydetti:

''110 milyon avro tutan yatırımların yaklaşık 54 milyon avrosu imalatçılarımızdaki üretim kalıplarına (37 milyon avrosu 48'i yerli imalatçıya), 35 milyon avrosu ise proses kalıplarına harcandı. Bu kalıplardan çıkan ilk parçalar ile 'slot' adını verdiğimiz ilk prototip araçlar Renault Mühendislik Merkezi Technocentre'da üretildi. Bu üretim sürecine OYAK-Renault'ta 160 kişilik bir mühendis ve operatör (60 kişi) grubu 10 haftalık bir süre için katılarak hem eğitimlerini başlattı hem de test çalışmaları için gerekli ilk araçları üretmiş oldu. Ayrıca mühendislerimiz ve operatörlerimiz bu aracı üretecek bilgi ve beceri seviyesine ulaşabilmek için 45 bin saat eğitim gördüler ve görmeye devam ediyorlar. Bu rakam 2008 yılında Oyak-Renault personelinin aldığı eğitim miktarının sadece yüzde 10'unu teşkil etmektedir.''

''Seri üretim onayı almamıza günler kaldı''
Üretim tesislerinin hazırlık onayı alındıktan sonra bugüne kadar toplan 122 adet ön seri Renault Fluence ürettiklerini bildiren Yücel, şöyle devam etti:

''Test çalışmaları için üretilen araçlar yaşlandırma denemelerinde toplam 340 bin kilometre yol kat ettiler. Bunun 60 bin kilometresi Türkiye'de gerçekleştirildi. Ayrıca sentez denemelerinde Türkiye'de 89 adet L38 üzerinde toplam 10 bin kilometre yol yapıldı. Bunun dışında ön seriden alınan 3 araç ile Türkiye'nin çeşitli yörelerinde bin 500 kilometre test sürüşü yapıldı. Tüm bu denemelere 8 mavi yakalı, 4 mühendis, 3 teknisyen ile katıldık. Bu proje ile Oyak Renault kaporta üretim tesislerinde AIMS (Alliance Industriel Manufacturing System) adını verdiğimiz esnek kaporta üretim hattını kurarak bir ilke daha imza attık. Bu tesis Oyak Renault'nun rakipleri karşısında esnek üretim gücünü daha da artıracak bir yatırım olarak tarihe geçti.''

Yücel, büyük bir heyecanla çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek, ''Seri üretim onayı almamıza sadece günler kaldı'' dedi.

Renault Fluence Program Direktörü Samir Cherfan da aracın teknik özelliklerine ilişkin bilgiler verdi.

''Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar''
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar da otomobilin akıcı dizaynı ve teknolojik değişiklikleriyle statü otomobili olduğunu ifade ederek, büyük bir ilgi uyandıracağına emin olduklarını ve bir an evvel ticarileştirmek için sabırsızlandıklarını söyledi.

Aybar, çok hızlı bir şekilde piyasanın en çok tercih edilen otomobili haline geleceğine inandıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

''Bu otomobil zorlu yol koşullarına da son derece hassas bir şekilde hazırlandı. bütün kontrol noktalarından başarıyla geçti. Onun dışında C segmentinde son derece önemli bir konuma gelecek. bu konuma gelirken, kendi özellikleri itibariyle, teknolojik, yenilikçi, akıcı ve prestijli dizaynıyla üst segmentlerden de mutlaka kendisine önemli müşteri kitlesi aktaracak bir otomobil.''

Megan Sedan'ın bu segmentte Türkiye'de önemli bir başarıya sahip olduğuna işaret eden Aybar, ''Temmuz sonu itibariyle Ekim 2003'ten bu yana, toplam 143 bini geçmiş olduğumuzu gördüm. İşte bu başarının üzerine böyle bir otomobil son derece önemli. Tabi bunun dışında Rusya ve Romanya'da da çok büyük başarı kazanan Megan Sedan'a bu otomobille birlikte 'Güle güle' diyoruz'' dedi.

Aybar, Renault Fluence'nin uluslararası basın testlerinin Türkiye'de yapılacağını, daha sonra da kasım ayında otomobilin ticarileştirileceğini sözlerine ekledi.

Daha sonra, Renault Fluence'nin üretim bantları basına gezdirildi.

Daihatsu’dan kakao tadında bir araç: Mira Cocoa


Daihatsu, “Cocoa”( Kakao), içerken hissedilen rahat ve ferah atmosferi müşterilerinin araçlarında da yaşayabilmeleri için kakao adından esinlenerek Mira Cocoa serisini yarattı.
Ağustos ayında Japonya’da piyasaya sürülen Mira Cocoa, eğlenceli ve rahat bir yaşam tarzını günlük hayatlarına tatbik etmek isteyen bayan sürücüleri hedefliyor.

Mira Cocoa, potansiyel hedef kitlenin ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayan güvenilir bir otomobil olup; özel dizaynıyla da sürüşü eğlenceli ve huzurlu bir hale getiriyor.
Basit ve rahat iç tasarımı, sürücülerin iç dünyasını yansıtan zengin renk seçenekleri, sürüşü kolaylaştıran geniş iç hacmi, son teknolojiye sahip üstün sürüş kabiliyeti, eksiksiz güvenlik ve çevre dostu özellikleri ile de ön plana çıkıyor. Arkadaş canlısı, modern bir stille bütünleşen sürüş zevki, basit fakat akılda kalıcı içten bir tasarım konsepti, sorunsuzluk ve rahatlık gibi nitelikler Mira Cocoal’da temel özellikler olarak dikkat çekiyor.

Japonya’daki JC08 Cold egsoz emisyon testini başarıyla geçerek vergi avantajı sağlayan Mira Cocoal’ın; Cocoa X, Cocoa Plus X, Cocoa G olmak üzere farklı versiyonları bulunuyor.

Mira Cocoa 1,530 mm yüksekliği 1930 mm uzunluğu ve 1345 mm genişliği ile şehir içi trafikte büyük avantaj sağlarken, park yeri problemlerini de ortadan kaldırıyor.
2 ve 4 çeker olarak iki farklı seçenekte satışa sunulan Mira Cocoa’da 58 beygir gücünde motora sahip.
Avrupa için üretim tarihi henüz netleşmeyen aracın güvenlik konusundaki performansı, Yeni Kuşak Güvenlik Standartlarıyla Japonya’da olduğu kadar Avrupa’da da standartları karşılıyor. Mira Cocoa’ın öne çıkan en önemli özelliklerinin başında ise iç dikiz aynasında bulunan mini ekran geliyor. Bu ekrandan sürücü aracın arka alt tamponunda yer alan kameranın görüntüsünü izleyerek, geri manevralarını daha kolay yapabiliyor.

Mira Cocoa, egzoz emisyonu bakımından Japonya standartlarının daha da altında değerlere sahip. Bu nitelikleriyle araç üretim aşamasından satışa kadar bütün yaşam eğrisinde çevre dostu özelliklerle tasarlandı.

Mercedes-Benz Turk CEO'su J.Ziegler'den pazar degerlendirmesi


Mercedes-Benz Turk CEO'su J.Ziegler, 'Türkiye ekonomisinin 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 13,8 küçülmüş olduğu gerçeği, Türkiye’nin içinde bulunduğu derin durgunluğu gözler önüne sermektedir.' dedi.

Mercedes-Benz Turk CEO'su J.Ziegler pazar degerlendirmesi yaparken şunlara değindi.

“Her ne kadar ekonomi uzmanları, senenin geri kalan kısmı için daha olumlu tahminler yapıyor olsalar da, 2009 yılı için büyümenin en iyi ihtimalle -%6 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Türkiye Otomotiv Endüstrisi 2008 yılının aynı dönemi ile karşılaştırıldığında üretim ve ihracatta %40’lık bir düşüşe şahit olmuştur. İç piyasada kamyon pazarında yaklaşık %50, hafif ticari araç pazarında %40’lık bir gerileme gerçekleşmiştir. Sadece binek otomobili pazarı, 15 Haziran 2009 tarihine kadar geçerli olan ve özellikle motor hacmi 1600 cc altındaki araçların satışlarını destekleyen geçici ÖTV indirimleri sayesinde %10 büyümüştür. Vergi indirimlerinin 30 Eylül 2009 tarihine kadar uzatılmış olması, her ne kadar daha düşük indirim oranları geçerli olsa da, 3. çeyrek içinde de satışlara yardımcı olacaktır. Ancak bu teşvikler le talepler öne çekilmiş olup, bu durum 2009 yılının son aylarında ve 2010 yılı için durumu zorlaştırmaktadır. Yatırımlar için Türkiye’nin çekiciliğini arttırmaya yönelik devreye alınan teşviklerinin olumlu etkileri uzun vadede daha net görülebilecek olsa da bunlar da doğru yönde atılmış adımlardır.

Mercedes-Benz Türk’ün performansına bakacak olursak, tüm segmentlerdeki ürünlerimiz ve uyguladığımız stratejiler, satışlarda ve pazar paylarımızda rakiplerimize oranla daha iyi performans göstermemizi sağlamıştır. İlk yedi aylık dönemde, şehirlerarası otobüste %62, şehiriçi otobüste %22, kamyonda %33, otomobilde %14 ve hafif ticari araçlarda %7,4 ’lük pazar paylarına ulaşılmıştır. Bu dönemdeki en önemli satış başarımız bize önemli satış adetleri ve pazar payı kazandıran 1,6 l motorlu C-Serisidir.

Öte yandan Mercedes-Benz Finansman Türk, sunduğu araç finansman olanaklarıyla bu zor dönemde Mercedes-Benz Türk’ün satışlarını desteklemiştir. “

Hyundai, i20'yi Türkiye'de üretecek...


Hyundai Assan Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Kwang-Heum Um, 'B segmentindeki başarılı aracımız i20'yi 2010 yılı mayıs ayından itibaren İzmit fabrikamızda üretmeye başlayacağız' dedi.

Um, Esma Sultan Yalısı'nda düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Hyundai'nin son yıllarda kalite ve müşteri memnuniyeti konusunda büyük bir atılım gerçekleştirdiğini ve Türkiye'de binek otomobil pazarında ''Türkiye'nin en çok tercih edilen markası'' olduğunu belirtti.

Hyundai'nin, Türkiye ve tüm dünya için hazırladığı halk otomobilleri kadar üst segmentlerdeki araçlarıyla da fazlasıyla bilinen ve tercih edilen bir marka olduğunu dile getiren Um, şunları kaydetti:

''Fabrikamızın ilk üretime başladığı tarih olan 1997'den bu yana ürettiğimiz Accent modelimizin en yeni nesli olan Accent Era'nın '2009'da Türkiye'nin en çok satılan aracı' unvanını alması, 'Türkiye'nin otomobili' olduğunu bir kez daha gözler önüne sermesi, bizim göğsümüzü kabartıyor.

Fabrikamızda ürettiğimiz diğer yerli modelimiz olan Matrix de ait olduğu MPV segmentinin en çok tercih edilen aracı... Ayrıca ithal ettiğimiz araçlarda Hyundai'nin başarısını ortaya koyuyor. Getz modelimiz B segmentinin en çok satılan aracı ve i20 ile birlikte Hyundai'nin bu segmentteki liderliğini perçinliyor. i10 modelimiz de aynı şekilde A segmentinde uzak ara birinciliği elinde bulunduruyor.''

Denizaşırı ülkelerdeki ilk fabrika
Um, bu önemli segmentlerde sürekli elde ettikleri başarıları ve yeni satışa sundukları Genesis gibi üst segment araçları sayesinde Hyundai'nin artık en kaliteli markalardan biri olarak kabul edilmeye başlandığını ifade etti.

İzmit fabrikasının, Hyundai'nin denizaşırı ülkelerde kurduğu ilk fabrika olduğunu hatırlatan Um, Türkiye'de fabrika kurmanın şu ana kadar aldıkları ''en iyi kararlardan'' biri olduğunu belirtti.

Um, kriz zamanlarında bile Hyundai olarak Türkiye'deki yatırımlarına ara vermediklerini ve yeni araçları hatlarına alarak üretim rakamlarını artırdıklarını anlatarak, Hyundai Motor Company olarak Türkiye'ye ve Türkiye pazarının potansiyeline hep güvendiklerini, yeni bir aracı üretim hattına alırken Türkiye pazarını ve Türk tüketicisinin ihtiyaç ve beklentilerini her zaman öncelikli olarak değerlendirdiklerini söyledi.

''B segmentindeki başarılı aracımız i20'yi 2010 yılı mayıs ayından itibaren İzmit fabrikamızda üretmeye başlayacağız'' diyen Um, Avrupalı tüketici için Avrupa'da hazırlanan bir araç olan i20'nin beş kapılı versiyonlarını tüm Avrupa'ya Türkiye'den ihraç edeceklerini bildirdi.

Yılda 80 bin adet üretilecek
Hyundai Assan Başkanı ve Üst Yöneticisi Kwang-Heum Um, Hyundai i20'nin ilk etaptaki üretim rakamının yılda 80 bin adet olacağını ve bu rakamın büyük bölümünün Avrupa ülkelerine ihraç edileceğini anlatarak, Türkiye'ye en az 1 milyar lira karşılığı ihracat girdisi kazandıracaklarını vurguladı.

Türkiye'ye ilk günden bu yana 500 milyon dolar civarında yatırım gerçekleştirdiklerini ve i20'nin üretimiyle birlikte 75 milyon dolar daha yatırım yapacaklarını dile getiren Um, i20'nin üretimiyle birlikte 500 kişilik ek istihdam yaratıp, dolaylı yoldan sağladıkları iş hacmini de 5 bin kişiye çıkarmayı planladıklarını ifade etti.

Um, i20'nin üretimi sayesinde yıllık üretim hacminin de 100 bin adet seviyesine ulaşacağını belirterek, ''Türkiye'de B segmenti satışları binek araçlar arasında yüzde 20'lik paya sahip ve Hyundai i20'nin de aynen Accent Era modelimiz gibi Türkiye'nin en çok tercih edilen modellerinden biri olacağına inanıyorum'' dedi.

Kwang-Heum Um, Türkiye otomobil pazarındaki liderliklerini sürdürmek için ellerinden gelenin daha fazlasını yapacaklarını ve her zamanki gibi tüm müşterilerine en güvenilir, kaliteli ve yüksek performanslı araçlarını sunmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

Ali Kibar
Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar da, ilk etapta yılda 80 bin adet üretilecek olan Hyundai i20 sayesinde, şu anda Accent Era ve Matrix modellerinin üretimi gerçekleştirilen İzmit fabrikasının mevcut yıllık üretim hacminin de 100 bin adete ulaşacağını söyledi.

80 bin adet üretilecek i20'nin 10 bin adetinin iç piyasaya sunulacağını, diğerinin ihraç edileceğini anlatan Kibar, i20'nin Türkiye'de üretilmesiyle Accent üretiminde bir miktar düşüş olabileceğini, ancak Accent modelinin üretimine devam edeceklerini belirtti.

Türkiye Otomobil pazarında Hyundai
Verilen bilgiye göre, Türkiye otomobil pazarında Hyundai i20'nin yer aldığı B segmenti, ilk 7 aydaki toplam binek otomobil satışlarının yüzde 20'lik bölümünü oluşturdu.

Hyundai'nin, Getz ve i20 modellerinin, satışlarıyla B segmentinde yüzde 18 paya sahip ve ''lider'' durumda durduğu belirtildi.

Hyundai'nin Getz modelinin, ilk 7 ayda toplam 7 bin adetten fazla satış gerçekleştirip, segmentinin en çok tercih edilen modeli olurken, i20'nin ise henüz mayıs ayında satışa sunulmasına rağmen, yaklaşık bin 500 adet satılarak büyük bir başarı gerçekleştirdiği ifade edildi.

Hyundai'nin, Türkiye'de 2009 yılının 7 ayındaki 32 bin 769 adetlik satışıyla ''Türkiye'nin en çok tercih edilen otomobil markası'' olduğu, Hyundai'nin İzmit fabrikasında üretilen aracı Accentt Era'nın ise 19 bin 336 adetlik satışı ile ''Türkiye'nin en çok tercih edilen aracı'' unvanını yıl başından bu yana elinde tuttuğu kaydedildi.

Türkiye'de Haziran ayı sonu itibarıyla 14 milyon 61 bin adet motorlu taşıt bulunuyor

Türkiye'de Haziran ayı sonu itibarıyla 14 milyon 61 bin 170 adet motorlu taşıt bulunuyor.
Bu taşıtların 6,9 milyon adetle yaklaşık yarısını otomobiller oluşturuyor.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre, 2000 yılında 8 milyon 320 bin 449 olan
motorlu kara taşıt sayısı aradan geçen süre içinde yüzde 68,9 oranında artarak, 2009
Haziran ayı sonu itibariyle 14 milyon 61 bin 170'e çıktı.

2000-2009 Haziran döneminde Türkiye'de en fazla motorlu taşıt sayısı artışı 2003-2004
yılında oldu. Türkiye'de 2003 yılında 8 milyon 903 bin 843 olan taşıt sayısı 2004 yılında
yaklaşık yüzde 15 artarak, 10 milyon 236 bin 357'ye yükseldi.

2000-2003 arasında 8 milyon düzeylerinde seyreden taşıt sayısı, 2005 yılında 11 milyon 145
bin 826'ya, 2006'da 12 milyon 227 bin 393'e, 2007'de 13 milyon 22 bin 945'e ve 2008
yılında da 13 milyon 765 bin 395'e çıktı.

Türkiye'de toplam 14 milyon 61 bin 170 olan toplam taşıt sayısı içinde 6 milyon 964 bin 140
adet ve yüzde 49,5 pay ile otomobil ilk sırada yer almasına karşın geçen süre içinde
otomobillerin toplam taşıt sayısı içindeki oranlarında azalma oldu. 2000 yılında toplam taşıt
sayısı içinde otomobillerin payı yüzde 53,7 iken bu oran 2009 Haziran tarihi itibarıyla yüzde
49,5'e indi.

Haziran 2009 itibarıyla Türkiye'de toplam 384 bin 375 minibüs, 199 bin 981 otobüs, 2
milyon 138 bin 422 kamyonet, 738 bin 807 kamyon, 2 milyon 240 bin 687 motosiklet, 34
bin 273 özel amaçlı taşıt ve 1 milyon 360 bin 485 adet traktör bulunuyor.

2000-2009 Haziran dönemi boyunca toplam taşıt sayısı içinde en yüksek artış yüzde 169,1
ile kamyonette kaydedildi. Bunu yüzde 121,5 ile motosiklet, yüzde 68,8 ile otobüs izledi.
Minibüste artış oranı yüzde 62,9, özel amaçlı taşıtlarda yüzde 57, otomobilde yüzde 57,4,
kamyonda yüzde 32,5, traktörde yüzde 17,3 olarak belirlendi.

Toplam araç sayısı içinde İstanbul ilk sırada
Haziran 2009 itibarıyla sadece İstanbul'da 2 milyon 715 bin 859, Ankara'da da 1 milyon 220
bin 829 adet motorlu taşıt bulunuyor. 14 milyon 61 bin 170 adet motorlu kara taşıt içinde
yüzde 19,3 pay ve 2 milyon 715 bin 859 araç ile İstanbul ilk sırada yer aldı.

Toplam 6 milyon 964 bin 140 adet otomobilin de 1 milyon 777 bin 271'i İstanbul plakalı
araçlardan oluşuyor. Bir başka deyişle Türkiye'de kayıtlı bulunan her dört araçtan biri
İstanbul plakalı araçları kapsıyor.

Türkiye'de kayıtlı 14 milyon taşıt içinde Ankara'nın payı yüzde 8,6. Ankara plakalı toplam 1
milyon 220 bin 829 araç bulunurken bunun 876 bin 916'sını otomobil oluşturdu. Türkiye'nin
üçüncü büyük ili İzmir'deki otomobil sayısı ise 479 bin 953.

81 il içinde Türkiye'de en az taşıt 4 bin 428 adet ile Tunceli'de bulunuyor. Tunceli'yi 7 bin
604 motorlu kara taşıtı ile Hakkari, 8 bin 362 taşıtla Bayburt ve 9 bin 493 taşıtla Bingöl
izliyor.

TÜİK'in verilerine göre 2000-2009 Haziran arasında, yıllara göre motorlu kara taşıtları şöyle:


(1) Arazi taşıtı dahil.

(2) Ağır tonajlı yük taşıtlarını da kapsıyor.

(3) Haziran ayı sonu.