Türkiye hafif ticaride revaçta


Türkiye hafif ticaride revaçta
Bu yılın eylül ayı hafif ticari araç pazar satışları ile Türkiye, Avrupa hafif ticari araç satışlarında 2. sırada yer aldı

Avrupa hafif ticari araç pazarı eylül ayında yüzde 25,4 oranında daralırken, Türkiye pazarında satışlar yüzde 73,2 oranında arttı.

Otomotiv Distribütörleri Derneğinin (ODD) Avrupa Otomotiv Üreticileri Derneğinin (ACEA) eylül ayı verilerine yer verdiği açıklamaya göre, AB (27) ve EFTA ülkeleri toplamında, 2008 yılı son çeyreğinde küresel krizin etkisiyle aylar itibariyle hafif ticari araç pazarında yaşanan daralma, 2009 yılı 9 ayında da devam etti. Avrupa pazarının toplamında 2009 yılı eylül ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25,4 gerileme ile 128 bin 88 adetlik bir pazar oluştu.

Verilere göre, eylül ayında en sert düşüş yüzde 80,8 ile Çek Cumhuriyetinde gerçekleşirken, onu yüzde 78 ile Litvanya ve yüzde 73,6 ile Letonya takip etti. Avrupa ülkeleri arasında bu ay geçen yıla göre satışlarını artıran tek pazar, yüzde 14,9 ile İsviçre oldu.

2009 yılı eylül ayında Türkiye hafif ticari araç pazarı ise, bir önceki yılın aynı ayına göre ciddi bir yükseliş gösterdi. Yüzde 73,2 oranında artarak 29 bin 235 adet seviyesine ulaşan pazarda, ÖTV indirimlerinin 30 Eylül 2009 tarihinde bitecek olmasının yarattığı talep artışı rol oynadı.

Bu yılın eylül ayı hafif ticari araç pazar satışları ile Türkiye, Avrupa hafif ticari araç satışlarında 2. sırada yer aldı.

TÜRKİYE, AVRUPA'DA 3. PAZAR OLDU

Ocak–Eylül 2009 kümülatif hafif ticari araç pazarına bakıldığında ise, Avrupa'da satışlar bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34,4 düşüşle 1 milyon 47 bin 560 adet oldu.

2008 ve 2009 yılları 9 aylık gerçekleşen kümülatif hafif ticari araç pazarı kıyaslandığında en belirgin düşüş yüzde 82 ile İzlanda'da gerçekleşirken, ikinci sırayı yüzde 80 ile Letonya, üçüncü sırayı da yüzde 77,9 ile Litvanya aldı.

2009 yılı 9 aylık toplam pazarda artış gösteren bir pazar görülmezken, Türkiye hafif ticari araç pazarı 9 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,7 oranında azalarak 138 bin 176 adet olarak gerçekleşti. Türkiye, bu oran ile tek haneli düşüş yaşayan tek ülke oldu.

2009 yılı Ocak-Eylül dönemi hafif ticari araç satışları ile Türkiye, Avrupa hafif ticari araç pazar satışlarında 3. sıraya yükseldi.


AA

Elektrikli otomobil çağına hazır mısınız?


Elektrikli otomobil çağına hazır mısınız?
Shell CEO'su Peter Voser, 2050'li yıllara gelindiğinde elektrik enerjisi ve pilli araçların belirgin biçimde kullanılacağını söyledi

Bu araçlara enerji sağlanması konusunda doğalgazın önemini koruyacağını belirten Voser, Shell olarak bu yönde yatırımları sürdürdüklerinin mesajını verdi. 2050 yılına gelindiğinde dünyada 1 milyardan fazla araç olacağını belirten Voser, aynı dönemde elektrikli ve pilli araç çağının da artık başlamış olacağını vurguladı. “Bugün 10 yaşında bir çocuğa, ilk aracının nasıl bir şey olmasını isteyeceğini sorduğunuzda, büyük bir ihtimalle, elektrikli otomobil diyecektir” söylemiyle gelecekle ilgili beklentilerini anlatan Voser, yarının tüketicileri bugünün çocukları olduğu için şirketlerin buna kulak vererek ona göre yol izleyeceğini ifade etti.
Bütün bu yakıt çeşitliliği içinde, elektrikli ulaşımın global alanda en çok konuşulan yakıt türlerinden biri haline geleceğini ifade eden Voser, “Shell olarak biz, pilli otomobil sayısının artacağına inanıyoruz. Muhtemelen hibrid araçlar bir süre daha tamamen elektrikli araçlara tercih edilecek” dedi. Voser ayrıca, ikmali daha kolay olan, daha temiz yakıtlar için harcanan çabalar sayesinde benzin ve dizel yakıtın en çok kullanılan yakıt olmaya devam edeceğini söyledi. Bunların giderek daha fazla biyoyakıt içeren türlerin üretileceğini ve satışa sunulacağını kaydeden Voser, biyoyakıtlardan hidrojene kadar çeşitli alternatif yakıtlar, elektrik ve doğalgaz da daha fazla kullanılır hale gelecek dedi. Elektrik üretimi için doğalgaz kullanımının artacağına dikkat çeken Voser, 2012 yılında Shell’in yaptığı üretimin yarısını doğalgazın oluşturacağını ifade etti.

Peugeot'lara özel indirimler


Peugeot'lara özel indirimler
02–21 Kasım tarihleri arasında Peugeot Yetkili Servisleri'nde 4 yaş ve üzeri tüm Peugeot modellerinde %30'a varan indirimler sunuluyor

Türkiye genelinde 55 noktada faaliyet gösteren Peugeot Yetkili Servisleri’nde, uzman ve eğitimli personel ile Peugeot marka otomobillerin bakım ve servis hizmetleri en iyi şekilde veriliyor. Hizmet kalitesi ile ön plana çıkan Peugeot Yetkili Servisleri’nde Peugeot sahipleri profesyonelliğin, şeffaf uygulamaların ve orijinal yedek parça güvencesinin ayrıcalığını yaşıyorlar.
Peugeot Yetkili Servisleri’nde kaliteli ve üstün servis hizmetlerinin yanısıra özel avantajlar da sunuluyor. 02 – 21 Kasım tarihleri arasında Peugeot Yetkili Servisleri’ni ziyaret eden 2007 ve daha eski model Peugeot kullanıcıları, motor yağlarında %30, orijinal yedek parça Peugeot ürün gamında mekanik parçalarda %25 ve işçilikte %20 oranında özel indirimlerden faydalanabilecekler.

Geniş hacimli Hyundai


Geniş hacimli Hyundai
Hyundai'nin Avrupalılar için Avrupa'da geliştirdiği i30'un yeni modeli i30CW, Türkiye'de 33 bin liradan başlayan fiyatlarla satılmaya başlandı.

Yeni model, son iki yıldır dünya çapında ödül kazanan i30 modelinin geniş hacimli versiyonu. i30CW 415 litrelik bagaj hacmiyle 75 litre daha fazla yükleme alanı sağlıyor. Arka koltuklar tam olarak yatırıldığında hacim 1.395 litreye çıkıyor.

Milyon dolarlık komünist jip!


Milyon dolarlık komünist jip!
Koltukları balina penisi derisi, elmas ve altın kaplama

Koltukları balina penisi derisiyle kaplanmış, elmas ve altın kaplama , el bombasına dayanıklı 4x4 jip, 1.6 milyon dolara satışa sunuldu.

Bu nedenle Dartz Prombron Kızıl Elmas Serisinde sunulan ultra-lüks zırhlı araçların 'bayanlar arasında çok popüler olduğu' ifade edilerek, reklamda Çar Nikola, Vladimir Lenin ve Lev Troçki'nin fotoğrafları ile birlikte "Onlar kullandılar. Siz de kullanabilirsiniz. Onlar test etti. Siz emin olun. O (bayan) istiyor. Siz alın" sloganı kullanılmış.

Çok hafif karbon kökenli çok sağlam liflerden oluşan bir malzeme olan ve zırh yapımında kullanılan kevlar ve kurşun geçirmez camlarla birlikte, 3.7 ton ağırlığındaki yakut kırmızısı araç, 840 beygir gücüne sahip motoru sayesinde, 240 kilometreye kadar çıkabiliyor.

Aracın koltukları, en yumuşak derilerden biri olan balina penisi derisiyle kaplanmış. Ayrıca bu aracı alanlara Rus araba üreticisi RussoBaltique tarafından üretilen dünyanın en pahalı votkasından üç şişe hediye edilecek.

Otomotiv uzmanı Jon Quirk, "Bu yeni bir girişim değil. Sadece bir prototip gösteriyorlar ve sınırlı sayıda yapıyorlar. Moskova'da elit bir kesim var ve rahatça böyle bir araca para harcayabilirler" diyor.

Subaru Tokyo Motor Show'da


Subaru Tokyo Motor Show'da
Subaru geliştirdiği yeni modellerle kullanıcılarına çevreyle uyumlu kusursuz sürüş keyfi sunuyor

Fuji Heavy Industries’in tarafından üretilen Subaru’nun çevre dostu modelleri Tokyo Motor Show’da tanıtılıyor. Farklı tasarımıyla fuarda dikkat çeken Hibrid Tourer konsept otomobil hem çevreye duyarlı özellikleri hem de kusursuz sürüş ve güvenlik performansıyla geleceğin otomobili olarak nitelendiriliyor.
Bu yıl Japonya’da piyasaya sunulan yüzde yüz elektrikli Plug-in STELLA ile 7 kişilik minivan segmentindeki EXIGA 2.0 GT ve efsanevi Impreza’nın WRX STI Carbon modeli ise bu yıl fuara damgasını vurdu. Yeni modellerin sergilenmesinin yanı sıra otomobillerde kullanılan güvenli sürüş teknolojilerinin de anlatıldığı fuarda, Subaru’nun stereo kamera teknolojisi ile çarpışma öncesi kontrolü sağlayan ileri sürüş yardım sistemi “EyeSight” da tanıtıldı.
Ikuo Mori: “Kullanıcılarımıza çevreyle uyumlu bir sürüş keyfi yaşatmak istiyoruz”
Faurın ilk günü Subaru standında gerçekleşen basın toplantısında konuşma yapan Fuji Heavy Industries’ın Başkanı ve Ceo’su Ikuo Mori Subaru’nun özgün AWD sisteminden sonra, 2007’den bu yana ürün gelişiminde çevreye uyumlu ve duyarlı ürünler geliştirmek konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü belirterek şunları söyledi: “2 yıl önce pazara sunulan Impreza’yı Forester ver EXIGA izledikten sonra, Legacy de 5’inci jenerasyonu ile bu ürün gamını tamamladı. Bunlarla birlikte Avrupa pazarına Horizontally-Opposed dizel motoru sunduktan sonra, Lineartronic şanzıman ve yüzde 100 elektrikli araç, Plug-in Stella pazara sunuldu. Güvenlik açısından da Subaru dünyanın pek çok yerinden çok güçlü onaylar aldı. Güvenlikle birlikte müşterilerimize sunduğumuz çevreye duyarlı ürünlerin değeri dünyanın dört bir yanında beğeniliyor. Bu nedenle, yeni Subaru Outback, geçen yıl Forester’ın da kazandığı 2010 Yılın En iyi Sport/Utility aracı ödülünü aldı. Ayrıca yeni Legacy Japonya’da yılın en iyi 10 aracı finalistlerinden biri oldu. Toyota Motor Corporation ve Daihatsu Motor Co. ile geçen yıl Nisan ayında duyurduğumuz işbirliğimiz de tüm hızıyla ilerliyor. Ürün geliştirmede birlikte yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda FT86 adı verilen ve Subaru’nun yatay boxer motorlu araç yaratıldı. Amacımız, tüm kullanıcılarımıza çevreyle uyumlu ve keyifli bir sürüş sunabilmek için “bir özgürlük anı’ verebilmek” dedi.

Renault Fluence Kasım'da yollarda


Renault Fluence Kasım'da yollarda
Renault Mais Genel Müdürü Aybar, Fluence modelinin yeni amiral gemileri olmaya aday olduğunu söyledi

İzmir'de düzenlenen Renault Fluence'nin uluslararası basın deneme sürüş organizasyonunda konuşan Aybar, aracın uluslararası basın tanıtımına 25 ülkeden 525 gazetecinin katılacağını belirtti.

Aybar, Renault Fluence ile birlikte kendilerinin bu yıl içinde yaşadıkları değişimin ne kadar hızlı ve radikal olduğunun görüldüğünü dile getirerek, Renault'nun binek otomobil serisinin bu yıl içinde ciddi bir şekilde yenilenmiş olduğunu ve bunun kendilerine çok büyük bir itici güç verdiğini kaydetti.

Megane Sedan'ın, yıllarca ciddi bir performans kaydederek, amiral gemisi olduğunu şimdi yerini Fluence'a bıraktığını belirten Aybar, ''Bursa'daki fabrikamızda üretilen Renault Fluence modelimiz yeni amiral gemimiz olmaya aday'' diye konuştu.

İbrahim Aybar, Megane Sedan'ın Türkiye'de bu zamana kadar 2009 eylül sonu itibariyle 146 bin 650 adet satışı olduğunu ifade ederek, bunun bir rekor olduğunu ve bu rekoru Fluence'in çok rahatlıkla kıracağını ve Fluence'in bu güveni kendilerine verdiğini söyledi.

Fluence'in, akıcı zerafeti, sportif çizgisi, yeni ergonomisi ve yüksek ekipman seviyesiyle tamamen bir üst segmentin otomobiliyle kesişen bir konforu ve kaliteyi ortaya koyduğunu anlatan Aybar, Fluence'in aynı zamanda boyutlarıyla da bunu kanıtladığını belirtti.

Aybar, Fluence'i kasım başından itibaren satmaya başlayacaklarını bildirerek, ''Fluence, Renault-Nissan ittifakının çok önemli bir ürünü. Çeşitli kalite testlerinden defalarca geçti. 3 yıl veya 100 bin kilometre garantisiyle de yola çıkmaya başlıyor. Bu aracın Türkiye'de müşterilerimize ve Türkiye'deki genel demogratif yapıya son derece uygun ve çok büyük talep görecek bir araç olarak değerlendirileceğinden eminim'' şeklinde konuştu.

OYAK RENAULT GENEL MÜDÜRÜ TUNALIOĞLU

Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu da Türkiye'nin Renault dünyasındaki yerinde iki faktörün çok önemli olduğunu dile getirerek, bunların bir tanesinin Bursa'daki Oyak Renault Fabrikası, diğerinin de Türkiye'nin potansiyel pazarı olduğunu söyledi.

Tunalıoğlu, Renault'nun en büyük üretim merkezlerinden birine Bursa'da sahip olduklarını anımsatarak, bu fabrikada hem yerli pazara hem de dünya pazarlarına üretim ve ihracat yaptıklarını kaydetti.

Tarık Tunalıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiyede üretilen her iki otodan bir tanesi Bursa Renault'nun fabrikasından çıkıyor. Satılan her 6 otodan bir tanesi Oyak Renault fabrikasından çıkıyor. Ve ihraç edilen her iki otomobilden bir tanesi de Oyak Renault'nun fabrikasından çıkıyor. Hem iç pazara hem de ihracat pazarına büyük bir yüzdeyle hakim durumdayız. Fluence'in Türkiye'de lanse edilmesi bir tesadüf değildir. Bu rakamların ve başarıların neticesinde bileğimizin hakkıyla, en iyi konumlanmış bir şekilde Bursa'daki fabrikada konumlanmış bir otomobildir.

Fluence, Renault-Nissan ittifakının uluslararası kimliğinin en güzel simgesidir. Bu otomobil 28 aylık proje çalışma döneminde Türk, Japon, Fransız ve Koreli tüm mühendislerin bir arada, bir uyum içinde ve büyük bir dayanışmayla çalışıp ortaya çıkardıkları bir projedir.''

Renault'nun 40 senedir Türkiye'ye inandığını ve güvendiğini belirten Tunalıoğlu, çok uzun süreden beri gelen, çok sağlam güvene ve inanca dayalı bir ortaklıkla bugün geldikleri noktada Fluence projesine hep beraber imza attıklarını ifade etti.

Tarık Tunalıoğlu, Fluence'nin Türkiye'ye olan bu güvenin en son ispatı olduğunu savunarak, bu kriz döneminde Türkiye'de yeni bir yatırım yapmanın Türkiye'ye ve Türkiye'deki Renault'nun fabrikasına olan güvenin örneği olduğunu kaydetti.

Tunalıoğlu, Fluence'in büyük inançları doğrultusunda değişimin yeni bir yüzü ve bu değişimi sağlayacak en büyük kozu olacaklarını da sözlerine ekledi.

Renault Grubu Yönetim Komitesi Üyesi ve Renault Grubu Dünya Pazarlama Direktörü Stefan Norman da Fluence'in 80 ülkede satışa sunulacağını söyledi.

Norman, Renault'un, bu modelin üretilmesi için Türkiye'ye 110 milyon avroluk bir yatırım yaptığını hatırlatarak, bu yatırım yarısının tedarikçilere yarısının da Bursa'daki fabrikaya yapıldığını anlattı.

Bu aracın Türkiye'deki fabrikada üretilmesi için 45 bin saatten fazla eğitim verdiklerini belirten Norman, Fluence'in reklam kampanyasının da, Renault'nun tarihinde ilk defa Türkiye'de yaptığı reklam kampanyası olduğunu sözlerine ekledi.

RENAULT FLUENCE, DEĞİŞİMİN YENİ YÜZÜ

Eylül ayında Frankfurt Otomobil Fuarı'nda otomobil severlere tanıtılan Fluence, uluslararası pazarlarda (Türkiye, Rusya, Romanya, Akdeniz Havzası, Avustralya, Orta Doğu ve Avrupa) C segmentinde Renault ürün arzını güçlendiriyor.

Kendi sınıfının en çekici ürünü olmayı hedefleyen model, sportiflik ve sağlamlık ifade eden çizgileri ve konforlu iç mekanıyla olduğu kadar, içerdiği üst düzey teknoloji donanımları ile dikkati çekiyor.

Prestijli bir sedan model arayışında olan müşterilere yönelik olarak tasarlanan Fluence, Oyak-Renault Otomobil Fabrikalarının üretim bantlarında Megane II Sedanın yerini aldı ve mevcut üretim tesislerinin kapasite, deneyim ve uzmanlığından yararlanıyor.

Renault Fluence, araçtan uzaklaşıldığında kapıların otomatik olarak kilitlenmesini sağlayan eller serbest Renault Card sistemi, 500 avrodan düşük fiyata yeni entegre Carminat TomTom navigasyon sistemi, Üst gam (3D Sound by Arkamys) dahil geniş oto radyo seçenekleri, Bluetooth telefon ve Plug& Music (Line In&AUX) dijital bağlantı sistemi gibi kullanıcının hizmetinde olan çok sayıda teknolojik donanımıyla üst gam standartları sunuyor.

Renault Fluence, ülkelere göre düşük devirlerde esneklikleri, yüksek devirlerde canlılıklarıyla ve tüm kullanım aralıklarında sessiz çalışmalarıyla beğeni kazanan benzinli motor 1.6 16V 110 BG ile sunuluyor.

Geniş bir Dizel motor yelpazesi ile DCI 85, DCI 90 FAP, DCI 105 Renault Fluence performans / tüketim oranı yönünden pazar lideri olmasını sağlayan en ileri teknolojili motorlarla donatıldı.

Düşük yakıt tüketimi ve sürüş keyfiyle büyük beğeni kazanan 1.5 L DCI (1.461 Cm3) motor 4 farklı güç düzeyinde sunuluyor; 85 BG ve 105 BG versiyonlar partikül filtreli.

Bu 2 motor seçeneği düşük karbondioksit emisyon oranları (119 Gr/Km) ile ayırt edilmekte olup, bu nedenle Renault ECO imzası taşıyorlar.

Renault Fluence, 37 bin 900 liradan başlayan başlangıç fiyatlarıyla satışa sunulacak.


AA

Efsane altınla kaplandı


Efsane altınla kaplandı
Türkiye'de sadece 1 tane satılacak
Krallara layık deyimini hayata geçirmek isteyen efsanevi motorsiklet markası MV Agusta F4 RR 312 modeline 24 ayara altın giydirdi.

Evet zamanında her tarafı pırlanta ile kaplanan arabalar, altından ev aletleri görmüştük ama açıkçası bunu beklemiyorduk. Motorsiklet ve lüks tüketimin gösterişli yanının görsel olarak buluşmasına pek fazla şahit olunmuyor.

MV Agusta'nın tanınmış değerli metal işleme firması Venedikli Aurum ile işbirliği sonucu bu altın kaplama güzellik ortaya çıkmış. Serinin en hızlı modeli olan MV Agusta F4 RR 312 altın kaplama modeliyle artık serinin aynı zamanda en nadide modeli de olacak.

Böyle bir proje tütüzlükle çalışan her iki firmanın uzmanları pullanmanın önüne geçebilmek için 80x80cm’lik altın tabakaları şeklinde toplamda 5 m2 altın kullanmış.

Projeyi hayata geçiren İtalyan sanatçı, Uluslar Arası Takı Fuarlarında sergilenen altın F4 RR 312 için; “Altının saflık ve göz alıcılığı ile MV Agusta güzelliğinin mükemmel bir kombinasyonu” değerlendirmesini yaptı.

Firmanın bu sene ilk defa ürettiği bu sınırlı sayıdaki modelden marka distribütörü Korlas Türkiye'ye sadece 1 tane getiriyor. Eylül sonunda satışa sunulacak olan bu çok özel aracın fiyatı henüz belli değil ama zaten en pahalı motorsiklet markalarından olan MV Agusta'nın bu modelinin herkesin kesesine göre olmayacağı kesin. Bakalım kime nasip olacak?

Selin Kunt Tütüncü

skunt@haberturk.com

Lüks arabaların yeni meraklıları kadınlar


Lüks arabaların yeni meraklıları kadınlar
Genellikle erkeklerin tercih ettiği lüks otomobilleri artık bayanlar da tercihleri arasına soktu
Geçmiş yıllarda sadece erkeklerin tercih ve beğenileriyle şekillenen lüks araç pazarına artık kadınların tercihleri de damgasını vuruyor. Lüks araba pazarının yeni gözdesi olan kadınların sevdikleri renk ve talepler doğrultusunda araçlar şekilleniyor.

Ankara'daki lüks araba pazarı mekânlarından Alkan Otomotiv Genel Müdürü Metin Şenyürek, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, son dönemde kadın müşteri sayısında patlama yaşadıklarını söyledi.

Şenyürek, ''Eskiden lüks arabaları genellikle erkek müşterilerimize satardık. Oysa şimdi bu konuda bir denge sağlandı. Şimdi büyük bir bayan müşteri kitlesi yakaladık'' dedi.

Geçmiş dönemlerde kadınların otomobil alırken ''lüks'' kavramını ön planda tutmadığını vurgulayan Şenyürek, ancak bugünlerde kadınların otomobil alırken fiyat uygunluğu ve kullanımda kolaylık yerine lüks olmasını tercih ettiklerini söyledi.

Şenyürek, kadınların lüks araba tercihinde özellikle televizyon dizileri ve filmlerdeki kahramanların etkili olduğunu gözlemlediklerini kaydetti.

''Dizi ve filmlerdeki bayan karakterlerin kullandığı araçlar daha çok satıyor. Popüler olan bu araçları genellikle 20- 50 yaş gurubundaki bayanlar satın alıyor. Her yıl lüks aracını yenileyen bayanların sayısında da gözle görülür bir artış var'' dedi.

4x4 jiplerin bayanlar arasında favori araç olduğunu belirten Şenyürek, ''Bu gelişimi fark eden firmalar renk ve iç dizaynı yeniden şekillendirdiriyor. 4x4 jipler artık sadece erkek zevki ve ihtiyacına göre üretilmiyor. Bayanlar için de birçok seçenek bulunuyor. Bayanlar bu jiplerde kendilerini daha rahat ve daha çok güvende olduklarını söylüyorlar'' dedi.

AA

Elektrikli otoların sesi istendiği gibi çıkacak


Elektrikli otoların sesi istendiği gibi çıkacak
Elektrikle çalışan otomobillerin sessiz çalışmaları sorun oldu. Üreticiler elektrikli otomobillere sanal sesler ekleyerek trafik içerisinde fark edilmelerini sağlayacak
Otomobil üreticileri satışlarını artırmak için çevreci ürünlere ağırlık veriyor. Almanya’nın Frankfurt kentinde devam eden 63’üncü Uluslararası Otomobil Fuarı’nda da özellikle hibrid ve elektrikli otomobiller hemen her üreticinin
standında yer aldı. Ancak gelen haberlere göre halen sokaklarda dolaşan az sayıda elektrikli ve hibrid araçlarının önemli bir sorunu var: Çok sessizler.

FARK EDİLMİYORLAR

Şehir içerisinde hareket ederken yayalarla iç içe kalan geleneksel otomobiller motor sesleriyle kendilerini belli ediyorlar. Ancak elektrikli araçlar içten yanmalı motorların aksine elektrikli motorla hareket ettikleri için hiç ses çıkarmıyor. Hibrid araçlar ise şehir içerisinde benzinle çalışan motorlarının yerine düşük hızlarda elektrikli motorlarını kullandığı için aynı sadece elektrikle çalışan otomobiller gibi tamamen sessiz hareket ediyor. Bu da özellikle
yayalar için büyük tehlike oluşturuyor. Zira geldikleri duyulmadığı
için elektrikli otoların özellikle çocuklar açısından tehlikeli olacağı belirtiliyor.
Üretici şirketler de araçlarını daha güvenli hale getirmek için ürünlerini biraz daha ‘sesli’ hale getirmeye karar verdi.

GİDERKEN AĞLAYAN OTOMOBİL

Nissan ve Toyota elektrikli otolarının daha güvenli hale gelmesi için bir dizi önlem almaya başladı bile. Nissan bir Japon müzik şirketiyle anlaşarak elektrikli otomobiller için özel sesler geliştirmeye başladı. Projeye göre elektrikli otomobiller için alışıla gelmedik sesler hazırlanarak hareket halinde algılanır hale getirilecek. Bir başka Japon müzik şirketi Datasystem Co. ise daha şimdiden elektrikli otolara takılmak üzere küçük bir cihaz geliştirdi bile. 140 dolara satılan cihaz aynı cep telefonlarında olduğu gibi 16 farklı ses çıkarıyor. Seslerin arasında sanal motor sesinden bebek ağlamasına kadar çok farklı sinyaller bulunuyor. Sesler otomobil çalıştığı andan itibaren devreye giriyor. Kullanıcı sesin seviyesini yükseltip azaltabiliyor veya seyir anında sesin türünü değiştirebiliyor. Uzmanlar böylece her elektrikli araç
kullanıcısının kendi aracına özel ses geliştirebileceğini belirterek bunun yeni bir müzik ve sinyal sektörü açabileceğine işaret ediyor. Diğer elektrikli araç üreticilerinin de benzer çözümler üzerinde çalışması bekleniyor.

GAZETE HABERTÜRK

Hurda araç indirimi uzun süreli olacak


Hurda araç indirimi uzun süreli olacak
ÖTV indiriminin ay sonunda bitmesi ile beraber otomotiv sektörü temsilcileri hurda indiriminin uzun süreli olmasını istiyor
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün geçen hafta Frankfurt Otomobil Fuarı'nda "Ay sonunda netleşecek." açıklamasını yaptığı yaşlı araçlarla ilgili düzenlemelerin basit bir hurda indirimi değil, uzun süreli bir dönüşüm projesi olarak ele alındığı ortaya çıktı. Zaman gazetesinin haberine göre, uzun süreli uygulama sayesinde Türkiye araç parkındaki yaşlı araçların peyderpey yollardan çekilmesi amaçlanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat ilgili tüm bakanlıklara 'Bu konudaki çalışmaları eylül ayı sonunda tamamlayın, yol haritasını çıkarın' talimatı verdiği belirtilirken, uygulamanın hemen değil birkaç aylık geçiş süresinden sonra başlayacağı dile getiriliyor. Ağustos 2003'te başlayıp 2004 yılı sonunda biten hurda indirimi uygulamasında ortaya çıkan suistimalleri dikkate alan hükümet, şimdi sürekliliği olan ve ona göre yatırımlar yapılacak dönüşüm projesi üzerinde son noktayı koymak üzere.

Çevre Bakanlığı bu konuda en önemli taraf haline gelirken, bakanlık nüfusu 500 binin üzerinde olan şehirlerde özel hurda dönüştürme istasyonları kurulması için kolları sıvadı. 25'in üzerinde şehirde altyapı için çalışmalar başladı. Resmi olarak başvuran ve Emniyet'ten kaydını düşüren hurdaya ayrılacak araçlar bu istasyonlarda hammadde ya da ekonomiye kazandırılabilecek kısımları da belirlenmek üzere her türlü ayrışımdan geçirilecek. Böylece resmi olarak hurdaya ayrılan bir araç yeniden yola çıkamayacak. Otomotivciler, ÖTV indirimi sonrası daha uzun süreli hurda indirimi için bir süredir ilgili bakanlıkların kapısını aşındırıyor. ÖTV indirimi sürecinde otomobil satışlarındaki artışın aksine özellikle orta ve ağır ticari araçlarda satışlar durma noktasına geldi. Bu yüzden sektör temsilcileri hükümete sunduğu raporlarda ticari araçları da kapsayan bir desteğin olmasını istedi. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) başta olmak üzere tüm sektör hurda teşviki konusunda ısrarlı. Bu konuda 4 yıldan beri raporlar hazırlandığını belirten ODD Genel Koordinatörü Işık Dikmen, beklenen dönüşüm projesinin sadece otomobilleri değil, ticari araçları da kapsayacağını söyledi. Suistimal olmaması için belli bir yaşın üzerindeki araca en az bir yıl sahip olunması şartı aranacağını belirten Dikmen, "Böylece gerçekten elinde yaşlı aracı olan ve yeni bir araç almak isteyen bu uygulamadan faydalanacak. Yaşlı bir araca karşılık minimum 4 bin TL teşvik edileceğini bekliyoruz. Bu sayede satışlara destek olunduğu gibi, Türkiye araç parkındaki yaşlı araçlar da yoldan çekilmiş olacak." dedi.

GM Özbekistan'da üretime arttırdı

GM Özbekistan'da üretime arttırdı
General Motors, Özbekistan'da yılın Ocak-Ağustos aylarında 126 bin 506 adet araç üretti
Özbekistan Devlet İstatistik Komitesinden yapılan açıklamada, ülkenin Andican vilayetinde yerleşen GM-Uzbekistan Özbek-Amerikan ortak otomobil fabrikasındaki araç üretimi yılın Ocak-Ağustos aylarında yüzde 5,5 artışla 126 bin 506'yı oluşturduğu belirtildi.

Açıklamada, bu dönemde fabrikada üretilen araçların 55 bin 189'unu (yüzde 6,8 düşüş) Nexia, 42 bin 598'ini (yüzde 1 düşüş) Matiz, 15 bin 485'ini (yüzde 3,3 artış) Damas, 724'ünü (yüzde 45 düşüş) Epica, 713'ünü (yüzde 46 düşüş) Captiva tipi modeller oluşturduğu belirtilirken, bu dönem içerisinde ilk defa 11 bin 797 adet Lacetti üretildiği kaydedildi.

Ekim 2007;de, General Motors Corp., Özbek Oto Sanayi Birliği bünyesindeki araç fabrikasının yüzde 25 hissesini 66,7 milyon dolara satın alırken, bu çerçevede sermayesi 266,7 milyon dolarlık ortak fabrika kurma konusunda mutabakat sağlamıştı.

1996 yılında Güney Kore;nin Daewoo şirketi ile Özbek Auto Sanayi Birliği, eşit paylarla yıllık 200 bin adet araç üretme kapasiteli ve sermayesi 200 milyon dolar olan ve maliyeti 650 milyon dolar olan otomobil fabrikasını faaliyete açmış, Mayıs 2005;te ise Özbek tarafı Daewoo şirketine ait yüzde 50 hissenin tamamını 110 milyon dolara satın almıştı.

Fabrikada, 2008 yılında yüzde 13,5 artışla 195 bin 38 araç üretilirken, bunun büyük bir kısmı başta Rusya olmak üzere Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine ihraç edilmişti.


AA

Elektrikli motorla 240 km hız yaptı


Elektrikli motorla 240 km hız yaptı
Mission One'ın inanılmaz rekoru
ABD’nin Utah eyaletinde bulunan Bonneville adlı tuz gölünde gerçekleştirilen hız denemesinde, elektrikli motorla çalışan bir motosiklet, saatte 240 kilometre hıza çıkarak “dünyanın elektrik gücüyle çalışan en hızlı aracı” unvanını aldı. Sıfır emisyon yayan ‘Mission One’ adlı motoru kullanan Jeremy Cleland, 3 kilometrelik bir mesafede 240 kilometre hıza ulaştı.
San Francisco’da üretilen ve tanesi 64 bin dolara satılacak elektrikli motor, gelecek yıl satışa sürülecek. 240 voltluk pille çalışan motorun şarj edilmesi 2 saat sürüyor. Mission Motors, 2010’da en az 300 adet ‘Mission One’ satmayı hedefliyor.

Temsa Avenue hibrid oldu


Temsa Avenue hibrid oldu
Hibrid otobüsün imalatı 2010 yılında başlayacak ve Avrupa'ya ihraç edilecek
Temsa ArgeMerkezi’nde Türk mühendisler tarafından geliştirilen Temsa Avenue serisi “Hibrid Avenue” ile tamamlandı. Temsa Global’in ilk toplu taşıma aracı olan Dizel Euro 4 Avenue ardından üretilen CNG’li (Doğalgazlı)
Avenue ve Dizel Euro 5 Avenue’yü takip eden hibridmodeli ile ürün gamını tamamladı. Hibrid otobüste, Cummins dizelmotorla, Simens’ten alınan elektrikli motor birbirlerine entegre edilerek seri olarak kullanıldı ve 22 derecelik çok dik yokuşlarda bile gücünden kaybetmeyen, ekonomik bir şehir
içi otobüs yaratıldı. İngiltere’de zaten oldukça başarılı satışlar
yapan Temsa Global, hibrid satışlarında da 2015 yılına kadar bin adet hibrid otobüs alacağını duyuran Londra’yı hedef aldı. Ürettiği araçların elektronik
kontrol ünitelerini de kendi yazan Temsa, bu sayede satacağı ülkenin şartlarına uygun otobüsler üretebiliyor. Temsa istenmesi halinde
sıfırdan bir modeli tasarımı da dahil olmak üzere 6 ayda yaratabiliyor, bu da Ar-Ge’sinin gücünü gösteriyor.

“ÜRÜNLERİMİZİN TAPUSU BİZDE”

Temsa Global CEO’su Mehmet Buldurgan, “Esas güç ürünün gerçek sahibi olmakta, biz artık markası olan bir üretici haline geldik ” dedi. Buldurgan,
Temsa’nın asıl kabiliyetinin Timuçin Bayraktar yönetimindeki Ar-Ge bölümünün başardığı sistem entegrasyonu olduğunu belirtti.

GAZETE HABERTÜRK

İzmir Autoshow kapılarını açacak


İzmir Autoshow kapılarını açacak
7-12 Kasım 2009 tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanı'nda otomobil sevenler buluşacak
Otomotiv dünyasının devlerini İzmir'de buluşturacak organizasyon, İZFAŞ tarafından Otomotiv Distribütörleri Derneği'nin (ODD) desteğiyle düzenlendi.

Yapılan açıklamaya göre, İZFAŞ'ta düzenlenen toplantıda, fuara ilişkin son durum değerlendirildi. Toplantıda, ODD Yönetim Kurulu Üyesi Ziya Burnaz, Ege Bölgesi'nin sektörel açıdan çok önemli olduğunun altını çizdi.

ODD'nin Türkiye'deki otomotiv fuarlarına yeni bir yol haritası çizme kararlılığında olduğunu bildiren Burnaz, şunları kaydetti:

''Global kriz otomotiv sektörünü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yeniden biçimlendiriyor. Sektörde büyük bir gerilemeye yol açtı, ancak gelecekte alternatif enerjili otomobillerin de katkısıyla yeni bir sıçrama yaşanılacak. Yeni dünya düzeninde yerel ekonomi politikaları da daha öne çıkacak. Yerel pazarlama stratejileri önemli rol oynayacak. ODD olarak, bu gerekçelerle İzmir'deki fuarı önemsiyoruz.''

Firma temsilcileri ise, İzmir Autoshow'un krize rağmen, sektöre yeni bir soluk ve hareket getireceğini savundular.

DÜNYA MARKALARI GELİYOR

Öte yandan 7-12 Kasım 2009 tarihleri arasında düzenlenecek İzmir Autoshow – 6. Otomobil ve Hafif Ticari Araçlar Fuarı'na, Citroen, Dacia, Hyundai, Kia, Mercedes, Peugeot, Renault, Suzuki, Toyota gibi dünyanın önemli otomobil markaları ve bu markaları pazarlayan firmaların katılımı kesinleşti.

Gelecek yıla ilişkin son model otomobil ve hafif ticari araç markalarının sergileneceği fuarı ziyaret edenler, otomobil dünyasının en yenilerini görme, haklarında detaylı bilgi edinme, karşılaştırma ve satın alma olanağına kavuşacak.

6 gün süreyle açık kalacak İzmir Autoshow'a geçen yıl 45 marka ve firma katılmış, fuarı 42 bin kişi ziyaret etmişti.

AA

İndirimli otoda son günler


İndirimli otoda son günler
30 Eylül'de sonra erecek olan ÖTV indirimleriyle, normal değerinin 2-3 bin lira altında otomobil almayı düşünenlerin ellerini çabuk tutmaları gerekiyor.
AA muhabirinin, Türkiye'de en çok otomobil satan firmaların showroomlarından aldığı bilgiye göre, ikinci ve son kez uzatılan ÖTV indirimi, 30 Eylül'de sonra erecek olan ÖTV indirimleri nedeniyle showroomlarda büyük bir hareketlilik yaşanıyor.

İndirimli fiyattan otomobil almanın son günü olan 30 Eylül'ün yaklaşmasıyla birlikte firmalar arasında fiyat rekabeti de son noktaya geldi. Her firma, fiyatlarını, donanım, sürüş keyfi ve stil gibi özelliklere bağlı kalarak fiyatını en alt seviyeye indirmiş durumda.

Bu nedenle, sevdiğiniz ve beğendiniz bir otomobili, ''daha iyisini daha ucuza alabilir miyim?'' düşüncesine kapılmadan, gönül rahatlığıyla alabilirsiniz.

Otomobil satışlarında hafif ticari araçların satışları, diğer otomobillere göre daha hızlı. Çünkü ticari araçların çoğu Türkiye'de üretildiği için daha yüksek indirimler yapabiliyor. Aynı zamanda ticari sınıf araçlar, hem ticarette hem de günlük hayatta kullanılabildiği için daha fazla talep görüyor.

Bayiler, ÖTV indirimleriyle birlikte küçük ve orta sınıf otomobillerde 2-3 bin lira arasında indirim yapıyor. Bu indirim lüks ve pahalı otomobillerde daha da artıyor.

Normal değerinin 2-3 bin lira altında otomobil almayı düşünenlerin ellerini çabuk tutmaları gerekiyor. Bayi yetkilileri, ÖTV indiriminin sona ermesine yaklaşık 10 gün kala siparişlerin yoğun şekilde gelmeye devam ettiğini, ellerindeki stokların bazı modellerde tükenmeye başladığını söyledi.

BAYİLERE, ''ÇOK SİPARİŞ ALMAYIN'' UYARISI...

Şu anki yoğunluk, ilk ÖTV indirimi döneminin son günlerini aratmıyor. Çok sayıda bayinin bazı modellerde stokları tükendi, fabrikadan yeni sipariş vermeye başladılar. Bazı firmaların genel merkez yetkilileri, bayilerini, yetişebilecekleri kadar sipariş almaları konusunda uyardı.

Çünkü, bayilerin ÖTV indirimli otomobil satabilmeleri için otomobilin faturasını 30 Eylül tarihinde kesmeleri gerekiyor. Gemiyle gelen ya da fabrikada olup da satış yapıldığı seri numarasıyla belli olmayan otomobillerde, indirimden yararlanılamayacak.

Öte yandan, 48 aya varan 500 lira aylık taksit imkanları sunuluyor, bazı bankalar 5 bin liraya kadar 10 ay sıfır faizli kredi veriyor. Bu bankalar, kredi çeken kişiden sadece dosya masrafı alıyor.

ERKEN SİPARİŞ ÖNEMLİ...

Talebin yoğun olduğunu, bayramdan sonra sipariş sayısında daha fazla bir artış beklediklerini vurgulayan bayi yetkilileri, ''Normal değerinin 2-3 bin lira altında otomobil almayı düşünenler ellerini çabuk tutmaları gerekiyor. Gelecek son yüzde 10 siparişler, stokların erimesi nedeniyle karşılanamayabilir'' dedi.

EN YOĞUN TALEP GÖREN MODELLER

En çok talep gören markaların başında, Fiat, Ford, Renault ve Hyundai geliyor.

Hafif ticari araçta lider olan Fiat'ın en çok Fiorino (Imotion) ve Safeline (Doblo Ful) modeli ilgi görüyor. Renk tercihinde ise siyah, çöl gri ve granit gri ön plana çıkıyor.

Ford'da bu dönemde en çok talep gören modeller ise Transit Connect (110 PS Plus) ve Focus (Titanium)... Connect'te gri ve fındık kahvesi, Focus'ta ise gri, fırtına gri ve siyah gözde.

Renault'un en önemli silahları ise Clio Symbol (65-80 PS Sedan) ve Megane (105 PS Sedan)... Bu modellerde vatandaşın sipariş ettiği renkler ise platin gri ve beyaz...

Stok konusunda fazla sorun yaşatmaması beklenen Hyundai'nin ise en fazla sipariş alan modelleri Accent Era (benzinli) ve özellikle bayanların tercihi olan Gets... Bu modeller içinse en çok gümüş ve beyaz renk tercih ediliyor.

'Hibrid araca destek olun'


'Hibrid araca destek olun'
Ekim ayında Türkiye'de satışa sunulacak çevreci Toyota modeli Prius için Başbakan Tayyip Erdoğan'dan vergi kolaylığı istendi
Frankfurt Fuarı’nda görüştüğümüz ToyotaSa Genel Müdürü İbrahim Orhon, hibrid otomobiller için Başbakan Erdoğan’a mektup yazarak “Çevreci otomobillere vergi indirimi gelsin, teşvik edilsin” isteğinde bulunduklarını söyledi.

Prius 90 bin TL’ye geliyor

Orhon, hibrid araçlara Avrupa’da yüzde 50’ye varan vergi indirimi sağlandığını vurgulayarak, “Sayın Başbakan’a Avrupa’daki benzer örnekleri içeren bir rapor hazırladık. Türkiye’nin imza attığı Kyoto Protokolü’nden sonra çevrenin önemine işaret ettik. Bu tip araçların desteklenmnesiyle çevrenin korunacağını ifade ettik. Sadece Başbakan’a değil, ilgili bakanlıklara da bu mektubu gönderdik” dedi. Yeni Prius Hybrid’i ekim ayında satışa sunacaklarını belirten Orhon, aracın fiyatının 1.8 litrelik motor hacmi nedeniyle yaklaşık 90 bin TL olacağını kaydetti. Orhon, Prius’un satış stratejisinde Amerika’da olduğu gibi ünlü isimleri kullanmak istediklerini ifade etti.

Çevreci araca yeni vergi

Toyota, Başbakan Erdoğan’dan mektupla çevreci araçlara vergi indirimi talebinde bulunurken, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün de fuarda çevreci araçlara destek sinyali verdi. Ergün, çevresel etkilerin Türkiye’de de vergi politikalarında önemli olmaya başladığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Elektrikli otomobil üretiminin 2011’den itibaren devreye girmesiyle diğer araçlara göre vergisini daha cazip hale getirmeliyiz. Elektrikli araçların vergilerinin daha düşük olması bu tip araçların geliştirilmesini teşvik eder. Çevresel etkilerin artık bizim de vergi politikalarımız açısından gündemimizde olduğunu söyleyebilirim.”

Yüzde 50’yi bulan vergi indirimi var

Londra’da hibrid araçlar işgaliye ücretinden muaf tutuluyor. Günlük 8 sterlin’den başlayan bu ücretler yıllık 2 bin 80 sterline kadar çıkıyor.
İrlanda hibrid otomobillere tescil vergisinde yüzde 50 indirim yaparken, Fransa hibrid araçların yıllık gelir vergisinden 2 bin Euro muafiyet sağlıyor.
Portekiz, satış vergisinde yüzde 40 indirim yapıyor.
İspanya yüzde 50’ye kadar KDV geri ödemesi uyguluyor.

Fiat ayda 500 TL taksitle doblo kampanyası başlattı


Fiat Ticari Araçlar, 2010 model Fiat Doblo’lar için ayda 500 liradan başlayan taksit ve 48 aya kadar uzayan vadeyle yeni bir satış kampanyası başlattı.
Hiç peşinatsız ya da 5 bin 830 lira peşinat seçeneği olan kampanya 31 Ağustos tarihine kadar sürecek.

Fiat Ticari Araçlar, 2010 model Fiat Doblo’lar için ayda 500 liradan başlayan taksit ve 48 aya kadar uzayan vadeyle yeni bir satış kampanyası başlattı. Hiç peşinatsız ya da 5 bin 830 lira peşinat seçeneği olan kampanya 31 Ağustos tarihine kadar sürecek. Fiat’dan yapılan açıklamada, anahtar teslim satış fiyatı 19 bin 300 TL’den başlayan 2010 model Fiat Doblo model ailesinde, Fiat Finans üzerinden 48 ay kadar vade ile 25 bin liraya kadar kredi kullanma imkanı da sunuluyor.

Düşük peşinatla ve uzun vadeye yayılan kampanya ile 5 bin 830 liralık peşinatla 17 bin 300 liralık kredi kullananlar ayda 500 liralık taksitlerle geri ödeme yapabilecek. Fiat Doblo ailesi için düşük peşinatla uzun vade kampanyasının yanı sıra, anahtar teslim fiyatın yüzde 100’üne sıfır peşinatla kredi kullanma imkanı da sağlanıyor. Kampanyadan yararlanmak isteyen tüketiciler, showroomdan çıkmadan sadece T.C. kimlik numaralarını vererek kredi başvurusunda bulunabilecek. Ağustos ayı boyunca Fiat Fians’dan kredi kullanarak, Fiat Doblo satın almak isteyen tüketiciler için 12 bin liraya kadar 12 ay vadeye yüzde 0.99 faiz uygulanacak.

Has Otomotiv, dünyanın en ünlü yıldızı ile 78. İzmir Enternasyonal Fuarı’nda

Mercedes-Benz çatısı altındaki tüm markaların araç modellerini, Türkiye’nin birçok noktasında tüketicisi ile buluşturan Has Otomotiv; 2500 metrekarelik sergi alanı ve 2010 modelleri ile 78. İzmir Enternasyonel Fuarı’na damgasını vuruyor…


Mercedes-Benz çatısı altındaki tüm markaların otomobil, otobüs, kamyon, çekici, inşaat araçları ve hafif ticari araç modellerini, Türkiye’nin birçok noktasında tüketicisi ile buluşturan Has Otomotiv; 2500 metrekarelik sergi alanı ve 2010 modelleri ile 78. İzmir Enternasyonel Fuarı’na damgasını vuruyor…

İstanbul Avcılar, İSTOÇ ve Maslak, İzmir Bayraklı ve Işıkkent, Balıkesir’de ise Susurluk şubeleri ile geniş bir alanda hizmet veren Has Otomotiv; İzmir sevgisi ve İzmir’e yönelik yatırımlarının devam etmesi sonucunda bu yılki Fuar’da, 2500 metrekarelik dev standı ile yer alıyor.

Has Otomotiv Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada; “78. İzmir Enternasyonel Fuarı’nın sadece İzmir değil tüm Türkiye için çok önemli ticari ve sosyal bir arena olarak görüyoruz. Bu nedenle bu yılki Fuar’da 2500 metrekarelik bir alanda Mercedes-Benz’in 2010 yılı tüm kamyon, otobüs, otomobil ve hafif ticari araç modellerini, tutkunları ile buluşturacak olmamız bizlere büyük heyecan veriyor. Standımızda, 250 metrekarelik bir alan ayırdığımız Jeep, Chrysler ve Dodge markalı araçlarımızın 2010 modellerinin de ziyaretçiler tarafından yoğun bir ilgi ile karşılanacağına inanıyoruz” şeklinde bilgi verildi.

Tunalıoğlu: ‘Krizin etkileri o kadar kolay bir şekilde ortadan silinmeyecek’


OYAK Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, krizin etkilerinin o kadar kolay bir şekilde ortadan silinmeyeceğini belirtti.
OYAK Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, krizin etkilerinin o kadar kolay bir şekilde ortadan silinmeyeceğini belirterek, ''Biz 360 bin kapasitede olmamıza rağmen son iki senedir bu miktarlara erişemedik, geçen sene 268 binde kaldık, bu sene benzer rakamlar yapacağız. Önümüzdeki sene de 360 bini bulacağımızın inancında değiliz'' dedi.

Tunalıoğlu, Renault ''Fluence''ın üretim bantlarını gezdikten sonra, Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, OYAK Renault Fabrika Proje Direktörü Teoman Yücel ve Renault Fluence Program Direktörü Samir Cherfan ile birlekte basının sorularını yanıtladı.

Renault'un stratejik olarak kendisine koyduğu değişik hedefler bulunduğunu, bunların başında sağlam ortaklığın geldiğini ifade eden Tunalıoğlu, OYAK ile şu anda 40 yıldır beraberliğimiz sürüyor. Nissan ile 10 senedir müşterek çalışmalarımız sürüyor. Bu birinci olmazsa olmaz'' dedi.

Tunalıoğlu, ikincisinin de ürün açısından kriz sonrasına hazır olmanın önemli olduğunu, devamlı müşterinin beğenisini kriz ortamında dahi yüksek seviyede tutacak iyi ürünlerle her zaman hazır olmak durumunda bulunduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

''Dolayısıyla bundan önceki sedanın 518 binlik imalat rehavetine kapılmadan, zamanın geldiğini bundan sonra kriz ortamından sonra tekrar pazarlar açıldığı zaman da dikkatin ve ilginin böyle bir albenili arabaya olacağı inancıyla değişimin zamanının, dolayısıyla kriz sonrasına hazırlandığımızın işaretini vermek istedik. Satış veya üretim miktarları olarak nasıl tecelli edecek, onun şu anda kesin bir bilgisi yok. Biz malum 360 bin kapasitede olmamıza rağmen son iki senedir bu miktarlara erişemedik. Geçen sene 268'da kaldık, bu sene benzer rakamlar yapacağız. Önümüzdeki sene de 360 bini bulacağımızın inancında değiliz. Daha henüz krizin etkileri o kadar kolay bir şekilde ortadan silinmeyecek.''

Buna rağmen, yenilikçi bir ürünün, bu miktarların maksimize edilmesi açısından faydalı ve yararlı olacağını ifade ederek, şu bilgileri verdi:

''Tabi bunun çok doğal uzantısı istihdamı saklamak. Kapasiteyi 60 araba/saatten, 50 araba/saate düşürdük. Ufak bir ayarlama yaptık istihdamda. Ondan sonra 3 vardiyadan hiç vazgeçmedik. Sene sonuna kadar vazgeçmeyeceğiz, bu gidişatla bu arabanın da bize kazandırdığı yeni rüzgarla önümüzdeki sene de üçünçü vardiyamızı kaybetmeden üretime devam edeceğiz.''

Tunalıoğlu, ''Fluence''nin proje çalışmalarının hızını kesmemek için ağustos ayında yaptıkları yıllık tatili, bu yıl ilk kez 3 hafta yerine 2 hafta ile sınırlı tutuklarını bildirdi.

''Megan II Sedan en fazla üretilmiş 3. otomobil''
''Fluence''nin gelişiyle üretimden kaldırılacak olan Megen II Sedan'ın başırısına da değinen Tunalıoğlu, ''Megan hakikaten 'sedan' olmak için doğmuş bir modeldi'' dedi.

Tunalıoğlu, Megan'ın, Türkiye'de 140 binden fazla, toplam olarak da 518 bin imalat miktarına ulaştığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

''Bu Renault'un tarihinde, OYAK Renault'un tarihinde son 40 senede yaptığı modeller içinde 3. en fazla üretilmiş otomobil olarak tarihe geçecek bir otomobil. İlki malum 'Renault 12', çok uzun yıllar ürettiğimiz bir modeldi. Sonra 'Clio Symbol' geliyor. İlki 700 binleri aştı, ikincisi yine 500 binleri aştı. Üçüncü de Megan Sedan.''

Son Megan Sedan Eylül ayının ikinci haftasında banttan inecek
OYAK Renault Fabrika Proje Direktörü Teoman Yücel de son ''Megan Sedan''ın eylül ayının ikinci haftasında bantlardan ineceğini ve yerine ''Fluence''nin geçeceğini bildirdi.

Yücel, ''Fluence'' için yapılan toplam yatırımın 250 milyon avro, OYAK Renault bünyesinde yapılan yatırım miktarının ise 110 milyon avro olduğunu kaydederek, bu yıl 7-8 bin adet üretilmesi planlanan ''Fluence''de ''Megan Sedan''daki gibi yerlilik oranının yüzde 56 olduğunu belirtti.

Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar da soru üzerine, yeni modelin adının ''Fluence'' olması dolayısıyla, telaffuzunda bir zorluk yaşanmayacağını ifade ederek, otomobilin fiyatına ilişkin ''Bir üst segment standartlarını C segmenti fiyatlarıyla alabileceğiniz bir otomobil'' dedi.

Renault yeni modeli ‘Fluence’ Bursa'da tanıtıldı


Renault'un, 110 milyon avro yatırımla OYAK Renault fabrikasında üreterek 80'den fazla ülkeye ihraç edeceği 'Fluence', ilk kez Bursa'da basına gösterildi.
Renault Fluence'ın Dünya lansmanı 15 Eylül 2009 günü Frankfurt Otomobil Fuarında gerçekleştirilecek.

OYAK Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, Bursa Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (OSB) OYAK Renault Fabrikası'nda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin, Renault dünyasında üretim sistemi ve pazarı ile özel bir yere sahip olduğunu söyledi.

Türkiye, Renault için nasıl ayrıcalı ise Türk basını temsilcilerinin de yerinin ayrıcalıklı olduğunu ifade eden Tunalıoğlu, ''Bugün tüm dünya medyası, lansmanı öncesi sizlerle paylaşacağımız yeni modelimizden yanlızca fotoğraflar ve basın bülteniyle haberdar olacaklar. Oysa sizler Bursa'da üretilecek gerçek otomobilimizi ve onun üretileceği atölyeleri göreceksiniz'' dedi.

Tunalıoğlu, Renault'un, bugün Türkiye'de 40 yıldan beri sağlam bir ortaklık yapısıyla OYAK Grubu'yla birlikte faaliyet gösterdiğini anımsatarak, geçmişe bakıldığında 40 yıldır devam eden, karşılıklı güven ve işbirliğine dayalı sürekli başarıyla gelişen böyle bir ortaklığın dünyada ender olduğunun görüldüğünü ifade etti.

Sıra dışı coğrafi konumu ve büyük ekonomik potansiyeliyle Türkiye'nin bugün Renault'nun öncelikli hedeflerinden biri olan uluslararası büyüme stratejisinin kalbinde yer aldığını anlatan Tunalıoğlu, Türkiye'nin, otomotiv dünyasının önemli ve geleceğe dönük stratejik pazarlarından biri konumunda bulunduğunu vurguladı.

Tunalıoğlu, OYAK Renault Otomobil Fabrikaları'nın, Türkiye otomotiv sektörünün ve Renault'un dünyadaki üretim sisteminin kilit unsurlarından biri olduğuna dikkati çekerek, OYAK Renault Otomobil Fabrikaları'nın, Renault'un performans, kalite ve uluslararası gelişim alanlarındaki stratejik önceliklerini mükemmel şekilde özümsemiş olarak faaliyetini sürdürdüğünü dile getirdi.

''Türkiye'de üretilen iki otomobilden biri Renault''
OYAK Renault'un performans açısından yılda 360 bin araç, yani dakikada bir araç üretme kapasitesine sahip büyük ve son derece rekabetçi bir üretim tesisi olduğunu ifade eden Tunalıoğlu, ''Bu da onu Renault'nun Batı Avrupa dışındaki en büyük üretim kapasitesine sahip tesislerinden biri yapıyor'' dedi.

Tunalıoğlu, Oyak Renault'un, Türk otomobil sanayinde üretim lideri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Türkiye'de üretilen iki otomobilden biri Bursa Oyak Renault Otomobil Fabrikası'nda üretiliyor. Türk otomobil pazarında satılan her 6 otomobilden birisi burada üretiliyor. OYAK Renault ihracatta da lider. Türkiye'den ihraç edilen iki binek otomobilden biri Renault markası taşıyor.''

Kalite konusunda da iddialı olduklarını vurgulayan Tunalıoğlu, şöyle devam etti:

''ISO 9001, 14001 ve SQR gibi sahip olduğumuz çok sayıda sertifika fabrikamızın ulaştığı kalite düzeyinin Otomotive ve Renault dünyasının en iyileri arasında olduğunu kanıtlıyor. Biz kalite denince, kurumun tümünü kapsayan toplam kaliteyi anlıyoruz. Tabii ki ürün kalitesi öncelikli olmak üzere. Ancak onun yanı sıra tesis, tasarım, geliştirme, yönetim ve imalatçılarının kalitesi de olmazsa olmaz faktörlerimiz arasında. Kalite, aynı zamanda nitelikli, yüksek motivasyonlu ve bu şirkette çalışmaktan gurur duyanların kalitesi anlamına da geliyor.''

Tunalıoğlu, Renault'un uluslararası gelişim stratejisi yönünden Bursa fabrikasının önemli rol oynadığına da değinerek, ''Önemli büyüme potansiyeli sunan çok sayıda pazara yakınlığı ile Bursa, Renault ve Türkiye için bölgesel üretim ve ihracat merkezi konumunda yer alıyor. OYAK-Renault Doğu ve Batı Avrupa, Orta Doğu ve Körfez ülkeleri, Orta Asya Türki cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika olmak üzere 5 kıtada 100'ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz'' diye konuştu.

''Türkiye için 110 milyon avroluk yatırım''
Tarık Tunalıoğlu, bütün bu özelliklerin Türkiye gibi yüksek potansiyeli olan bir ülkede kurulu olan OYAK Renault'un, Renault'nun projelerinin en sonuncusunu almak için gerekli bütün niteliklere sahip olduğunu belgelediğini söyledi.

Tunalıoğlu, şöyle konuştu:

''Bu nedenlerle, Renault ürün gamında çok önemli bir model olan Renault'daki değişimin simgesi Renault Fluence'ın Bursa'daki fabrikamızda üretileceğini sizlere duyurmaktan mutluluk duyuyorum. Bu proje Türkiye için 110 milyon avroluk bir yatırım anlamına geliyor. Renault Fluence, halen fabrikada üretilmekte olan modellerimiz, yeni Renault Symbol, 3 ve 5 kapılı Clio ve Clio Grand Tour ile birlikte üretilecek. Megane Sedan'ın üretimi ise duracaktır.''

Renault Fluence'ın dünya lansmanının 15 Eylül 2009 tarihinde Frankfurt Otomobil Fuarı'nda gerçekleştirileceğini bildiren Tunalıoğlu, şu bilgileri verdi:

''Renault, Türkiye'ye her zaman inandı, güvendi. Renault, sektörün ve Türk ekonomisinin yaşadığı zor dönemde bile ürün gamının en iyi ve yeni modelini Türkiye'de üretme kararıyla bu güvenini bir kez daha kanıtladı. Yeni projenin hedeflerine ulaşma yolunda OYAK Renault çalışanlarına ve yönetimine güvenim tam. Onlar geçmişte, Renault'nun 'kalite, maliyet ve süre' standartlarına en uygun şekilde üretim yapma başarılarını kanıtladılar. Hep birlikte, gelecekte de yeni projeler almak için gereken tüm çabayı göstereceğiz. Bu proje Renault'nun Oyak işbirliğiyle Türkiye'ye olan inancının ve Türk ekonomisine olan katkısının hız kesmeden devamındaki kararlılığını gösteren önemli bir adım.''

Türk mühendis ve işçisi
OYAK-Renault Fabrika Proje Direktörü Teoman Yücel de projeyi gerçekleştirmek için OYAK Renault Fabrikası'nın seçilmesinde, Türk mühendis ve işçisinin yüksek eğitim seviyesi, tecrübesi, maliyetlerin rekabetçi oluşu, yüksek üretim kapasitesi, çevre ve kalite standartlarına uygun oluşunun etkili olduğunu söyledi.

Yücel, Bursa'da üretim kararı alındıktan sonra geçen 28 aylık süreçte imalatçı seçimlerin tamamlandığını ve hızla kalıpların üretimine başlandığını belirterek, şunları kaydetti:

''110 milyon avro tutan yatırımların yaklaşık 54 milyon avrosu imalatçılarımızdaki üretim kalıplarına (37 milyon avrosu 48'i yerli imalatçıya), 35 milyon avrosu ise proses kalıplarına harcandı. Bu kalıplardan çıkan ilk parçalar ile 'slot' adını verdiğimiz ilk prototip araçlar Renault Mühendislik Merkezi Technocentre'da üretildi. Bu üretim sürecine OYAK-Renault'ta 160 kişilik bir mühendis ve operatör (60 kişi) grubu 10 haftalık bir süre için katılarak hem eğitimlerini başlattı hem de test çalışmaları için gerekli ilk araçları üretmiş oldu. Ayrıca mühendislerimiz ve operatörlerimiz bu aracı üretecek bilgi ve beceri seviyesine ulaşabilmek için 45 bin saat eğitim gördüler ve görmeye devam ediyorlar. Bu rakam 2008 yılında Oyak-Renault personelinin aldığı eğitim miktarının sadece yüzde 10'unu teşkil etmektedir.''

''Seri üretim onayı almamıza günler kaldı''
Üretim tesislerinin hazırlık onayı alındıktan sonra bugüne kadar toplan 122 adet ön seri Renault Fluence ürettiklerini bildiren Yücel, şöyle devam etti:

''Test çalışmaları için üretilen araçlar yaşlandırma denemelerinde toplam 340 bin kilometre yol kat ettiler. Bunun 60 bin kilometresi Türkiye'de gerçekleştirildi. Ayrıca sentez denemelerinde Türkiye'de 89 adet L38 üzerinde toplam 10 bin kilometre yol yapıldı. Bunun dışında ön seriden alınan 3 araç ile Türkiye'nin çeşitli yörelerinde bin 500 kilometre test sürüşü yapıldı. Tüm bu denemelere 8 mavi yakalı, 4 mühendis, 3 teknisyen ile katıldık. Bu proje ile Oyak Renault kaporta üretim tesislerinde AIMS (Alliance Industriel Manufacturing System) adını verdiğimiz esnek kaporta üretim hattını kurarak bir ilke daha imza attık. Bu tesis Oyak Renault'nun rakipleri karşısında esnek üretim gücünü daha da artıracak bir yatırım olarak tarihe geçti.''

Yücel, büyük bir heyecanla çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek, ''Seri üretim onayı almamıza sadece günler kaldı'' dedi.

Renault Fluence Program Direktörü Samir Cherfan da aracın teknik özelliklerine ilişkin bilgiler verdi.

''Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar''
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar da otomobilin akıcı dizaynı ve teknolojik değişiklikleriyle statü otomobili olduğunu ifade ederek, büyük bir ilgi uyandıracağına emin olduklarını ve bir an evvel ticarileştirmek için sabırsızlandıklarını söyledi.

Aybar, çok hızlı bir şekilde piyasanın en çok tercih edilen otomobili haline geleceğine inandıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

''Bu otomobil zorlu yol koşullarına da son derece hassas bir şekilde hazırlandı. bütün kontrol noktalarından başarıyla geçti. Onun dışında C segmentinde son derece önemli bir konuma gelecek. bu konuma gelirken, kendi özellikleri itibariyle, teknolojik, yenilikçi, akıcı ve prestijli dizaynıyla üst segmentlerden de mutlaka kendisine önemli müşteri kitlesi aktaracak bir otomobil.''

Megan Sedan'ın bu segmentte Türkiye'de önemli bir başarıya sahip olduğuna işaret eden Aybar, ''Temmuz sonu itibariyle Ekim 2003'ten bu yana, toplam 143 bini geçmiş olduğumuzu gördüm. İşte bu başarının üzerine böyle bir otomobil son derece önemli. Tabi bunun dışında Rusya ve Romanya'da da çok büyük başarı kazanan Megan Sedan'a bu otomobille birlikte 'Güle güle' diyoruz'' dedi.

Aybar, Renault Fluence'nin uluslararası basın testlerinin Türkiye'de yapılacağını, daha sonra da kasım ayında otomobilin ticarileştirileceğini sözlerine ekledi.

Daha sonra, Renault Fluence'nin üretim bantları basına gezdirildi.

Daihatsu’dan kakao tadında bir araç: Mira Cocoa


Daihatsu, “Cocoa”( Kakao), içerken hissedilen rahat ve ferah atmosferi müşterilerinin araçlarında da yaşayabilmeleri için kakao adından esinlenerek Mira Cocoa serisini yarattı.
Ağustos ayında Japonya’da piyasaya sürülen Mira Cocoa, eğlenceli ve rahat bir yaşam tarzını günlük hayatlarına tatbik etmek isteyen bayan sürücüleri hedefliyor.

Mira Cocoa, potansiyel hedef kitlenin ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayan güvenilir bir otomobil olup; özel dizaynıyla da sürüşü eğlenceli ve huzurlu bir hale getiriyor.
Basit ve rahat iç tasarımı, sürücülerin iç dünyasını yansıtan zengin renk seçenekleri, sürüşü kolaylaştıran geniş iç hacmi, son teknolojiye sahip üstün sürüş kabiliyeti, eksiksiz güvenlik ve çevre dostu özellikleri ile de ön plana çıkıyor. Arkadaş canlısı, modern bir stille bütünleşen sürüş zevki, basit fakat akılda kalıcı içten bir tasarım konsepti, sorunsuzluk ve rahatlık gibi nitelikler Mira Cocoal’da temel özellikler olarak dikkat çekiyor.

Japonya’daki JC08 Cold egsoz emisyon testini başarıyla geçerek vergi avantajı sağlayan Mira Cocoal’ın; Cocoa X, Cocoa Plus X, Cocoa G olmak üzere farklı versiyonları bulunuyor.

Mira Cocoa 1,530 mm yüksekliği 1930 mm uzunluğu ve 1345 mm genişliği ile şehir içi trafikte büyük avantaj sağlarken, park yeri problemlerini de ortadan kaldırıyor.
2 ve 4 çeker olarak iki farklı seçenekte satışa sunulan Mira Cocoa’da 58 beygir gücünde motora sahip.
Avrupa için üretim tarihi henüz netleşmeyen aracın güvenlik konusundaki performansı, Yeni Kuşak Güvenlik Standartlarıyla Japonya’da olduğu kadar Avrupa’da da standartları karşılıyor. Mira Cocoa’ın öne çıkan en önemli özelliklerinin başında ise iç dikiz aynasında bulunan mini ekran geliyor. Bu ekrandan sürücü aracın arka alt tamponunda yer alan kameranın görüntüsünü izleyerek, geri manevralarını daha kolay yapabiliyor.

Mira Cocoa, egzoz emisyonu bakımından Japonya standartlarının daha da altında değerlere sahip. Bu nitelikleriyle araç üretim aşamasından satışa kadar bütün yaşam eğrisinde çevre dostu özelliklerle tasarlandı.

Mercedes-Benz Turk CEO'su J.Ziegler'den pazar degerlendirmesi


Mercedes-Benz Turk CEO'su J.Ziegler, 'Türkiye ekonomisinin 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 13,8 küçülmüş olduğu gerçeği, Türkiye’nin içinde bulunduğu derin durgunluğu gözler önüne sermektedir.' dedi.

Mercedes-Benz Turk CEO'su J.Ziegler pazar degerlendirmesi yaparken şunlara değindi.

“Her ne kadar ekonomi uzmanları, senenin geri kalan kısmı için daha olumlu tahminler yapıyor olsalar da, 2009 yılı için büyümenin en iyi ihtimalle -%6 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Türkiye Otomotiv Endüstrisi 2008 yılının aynı dönemi ile karşılaştırıldığında üretim ve ihracatta %40’lık bir düşüşe şahit olmuştur. İç piyasada kamyon pazarında yaklaşık %50, hafif ticari araç pazarında %40’lık bir gerileme gerçekleşmiştir. Sadece binek otomobili pazarı, 15 Haziran 2009 tarihine kadar geçerli olan ve özellikle motor hacmi 1600 cc altındaki araçların satışlarını destekleyen geçici ÖTV indirimleri sayesinde %10 büyümüştür. Vergi indirimlerinin 30 Eylül 2009 tarihine kadar uzatılmış olması, her ne kadar daha düşük indirim oranları geçerli olsa da, 3. çeyrek içinde de satışlara yardımcı olacaktır. Ancak bu teşvikler le talepler öne çekilmiş olup, bu durum 2009 yılının son aylarında ve 2010 yılı için durumu zorlaştırmaktadır. Yatırımlar için Türkiye’nin çekiciliğini arttırmaya yönelik devreye alınan teşviklerinin olumlu etkileri uzun vadede daha net görülebilecek olsa da bunlar da doğru yönde atılmış adımlardır.

Mercedes-Benz Türk’ün performansına bakacak olursak, tüm segmentlerdeki ürünlerimiz ve uyguladığımız stratejiler, satışlarda ve pazar paylarımızda rakiplerimize oranla daha iyi performans göstermemizi sağlamıştır. İlk yedi aylık dönemde, şehirlerarası otobüste %62, şehiriçi otobüste %22, kamyonda %33, otomobilde %14 ve hafif ticari araçlarda %7,4 ’lük pazar paylarına ulaşılmıştır. Bu dönemdeki en önemli satış başarımız bize önemli satış adetleri ve pazar payı kazandıran 1,6 l motorlu C-Serisidir.

Öte yandan Mercedes-Benz Finansman Türk, sunduğu araç finansman olanaklarıyla bu zor dönemde Mercedes-Benz Türk’ün satışlarını desteklemiştir. “

Hyundai, i20'yi Türkiye'de üretecek...


Hyundai Assan Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Kwang-Heum Um, 'B segmentindeki başarılı aracımız i20'yi 2010 yılı mayıs ayından itibaren İzmit fabrikamızda üretmeye başlayacağız' dedi.

Um, Esma Sultan Yalısı'nda düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Hyundai'nin son yıllarda kalite ve müşteri memnuniyeti konusunda büyük bir atılım gerçekleştirdiğini ve Türkiye'de binek otomobil pazarında ''Türkiye'nin en çok tercih edilen markası'' olduğunu belirtti.

Hyundai'nin, Türkiye ve tüm dünya için hazırladığı halk otomobilleri kadar üst segmentlerdeki araçlarıyla da fazlasıyla bilinen ve tercih edilen bir marka olduğunu dile getiren Um, şunları kaydetti:

''Fabrikamızın ilk üretime başladığı tarih olan 1997'den bu yana ürettiğimiz Accent modelimizin en yeni nesli olan Accent Era'nın '2009'da Türkiye'nin en çok satılan aracı' unvanını alması, 'Türkiye'nin otomobili' olduğunu bir kez daha gözler önüne sermesi, bizim göğsümüzü kabartıyor.

Fabrikamızda ürettiğimiz diğer yerli modelimiz olan Matrix de ait olduğu MPV segmentinin en çok tercih edilen aracı... Ayrıca ithal ettiğimiz araçlarda Hyundai'nin başarısını ortaya koyuyor. Getz modelimiz B segmentinin en çok satılan aracı ve i20 ile birlikte Hyundai'nin bu segmentteki liderliğini perçinliyor. i10 modelimiz de aynı şekilde A segmentinde uzak ara birinciliği elinde bulunduruyor.''

Denizaşırı ülkelerdeki ilk fabrika
Um, bu önemli segmentlerde sürekli elde ettikleri başarıları ve yeni satışa sundukları Genesis gibi üst segment araçları sayesinde Hyundai'nin artık en kaliteli markalardan biri olarak kabul edilmeye başlandığını ifade etti.

İzmit fabrikasının, Hyundai'nin denizaşırı ülkelerde kurduğu ilk fabrika olduğunu hatırlatan Um, Türkiye'de fabrika kurmanın şu ana kadar aldıkları ''en iyi kararlardan'' biri olduğunu belirtti.

Um, kriz zamanlarında bile Hyundai olarak Türkiye'deki yatırımlarına ara vermediklerini ve yeni araçları hatlarına alarak üretim rakamlarını artırdıklarını anlatarak, Hyundai Motor Company olarak Türkiye'ye ve Türkiye pazarının potansiyeline hep güvendiklerini, yeni bir aracı üretim hattına alırken Türkiye pazarını ve Türk tüketicisinin ihtiyaç ve beklentilerini her zaman öncelikli olarak değerlendirdiklerini söyledi.

''B segmentindeki başarılı aracımız i20'yi 2010 yılı mayıs ayından itibaren İzmit fabrikamızda üretmeye başlayacağız'' diyen Um, Avrupalı tüketici için Avrupa'da hazırlanan bir araç olan i20'nin beş kapılı versiyonlarını tüm Avrupa'ya Türkiye'den ihraç edeceklerini bildirdi.

Yılda 80 bin adet üretilecek
Hyundai Assan Başkanı ve Üst Yöneticisi Kwang-Heum Um, Hyundai i20'nin ilk etaptaki üretim rakamının yılda 80 bin adet olacağını ve bu rakamın büyük bölümünün Avrupa ülkelerine ihraç edileceğini anlatarak, Türkiye'ye en az 1 milyar lira karşılığı ihracat girdisi kazandıracaklarını vurguladı.

Türkiye'ye ilk günden bu yana 500 milyon dolar civarında yatırım gerçekleştirdiklerini ve i20'nin üretimiyle birlikte 75 milyon dolar daha yatırım yapacaklarını dile getiren Um, i20'nin üretimiyle birlikte 500 kişilik ek istihdam yaratıp, dolaylı yoldan sağladıkları iş hacmini de 5 bin kişiye çıkarmayı planladıklarını ifade etti.

Um, i20'nin üretimi sayesinde yıllık üretim hacminin de 100 bin adet seviyesine ulaşacağını belirterek, ''Türkiye'de B segmenti satışları binek araçlar arasında yüzde 20'lik paya sahip ve Hyundai i20'nin de aynen Accent Era modelimiz gibi Türkiye'nin en çok tercih edilen modellerinden biri olacağına inanıyorum'' dedi.

Kwang-Heum Um, Türkiye otomobil pazarındaki liderliklerini sürdürmek için ellerinden gelenin daha fazlasını yapacaklarını ve her zamanki gibi tüm müşterilerine en güvenilir, kaliteli ve yüksek performanslı araçlarını sunmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

Ali Kibar
Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar da, ilk etapta yılda 80 bin adet üretilecek olan Hyundai i20 sayesinde, şu anda Accent Era ve Matrix modellerinin üretimi gerçekleştirilen İzmit fabrikasının mevcut yıllık üretim hacminin de 100 bin adete ulaşacağını söyledi.

80 bin adet üretilecek i20'nin 10 bin adetinin iç piyasaya sunulacağını, diğerinin ihraç edileceğini anlatan Kibar, i20'nin Türkiye'de üretilmesiyle Accent üretiminde bir miktar düşüş olabileceğini, ancak Accent modelinin üretimine devam edeceklerini belirtti.

Türkiye Otomobil pazarında Hyundai
Verilen bilgiye göre, Türkiye otomobil pazarında Hyundai i20'nin yer aldığı B segmenti, ilk 7 aydaki toplam binek otomobil satışlarının yüzde 20'lik bölümünü oluşturdu.

Hyundai'nin, Getz ve i20 modellerinin, satışlarıyla B segmentinde yüzde 18 paya sahip ve ''lider'' durumda durduğu belirtildi.

Hyundai'nin Getz modelinin, ilk 7 ayda toplam 7 bin adetten fazla satış gerçekleştirip, segmentinin en çok tercih edilen modeli olurken, i20'nin ise henüz mayıs ayında satışa sunulmasına rağmen, yaklaşık bin 500 adet satılarak büyük bir başarı gerçekleştirdiği ifade edildi.

Hyundai'nin, Türkiye'de 2009 yılının 7 ayındaki 32 bin 769 adetlik satışıyla ''Türkiye'nin en çok tercih edilen otomobil markası'' olduğu, Hyundai'nin İzmit fabrikasında üretilen aracı Accentt Era'nın ise 19 bin 336 adetlik satışı ile ''Türkiye'nin en çok tercih edilen aracı'' unvanını yıl başından bu yana elinde tuttuğu kaydedildi.

Türkiye'de Haziran ayı sonu itibarıyla 14 milyon 61 bin adet motorlu taşıt bulunuyor

Türkiye'de Haziran ayı sonu itibarıyla 14 milyon 61 bin 170 adet motorlu taşıt bulunuyor.
Bu taşıtların 6,9 milyon adetle yaklaşık yarısını otomobiller oluşturuyor.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre, 2000 yılında 8 milyon 320 bin 449 olan
motorlu kara taşıt sayısı aradan geçen süre içinde yüzde 68,9 oranında artarak, 2009
Haziran ayı sonu itibariyle 14 milyon 61 bin 170'e çıktı.

2000-2009 Haziran döneminde Türkiye'de en fazla motorlu taşıt sayısı artışı 2003-2004
yılında oldu. Türkiye'de 2003 yılında 8 milyon 903 bin 843 olan taşıt sayısı 2004 yılında
yaklaşık yüzde 15 artarak, 10 milyon 236 bin 357'ye yükseldi.

2000-2003 arasında 8 milyon düzeylerinde seyreden taşıt sayısı, 2005 yılında 11 milyon 145
bin 826'ya, 2006'da 12 milyon 227 bin 393'e, 2007'de 13 milyon 22 bin 945'e ve 2008
yılında da 13 milyon 765 bin 395'e çıktı.

Türkiye'de toplam 14 milyon 61 bin 170 olan toplam taşıt sayısı içinde 6 milyon 964 bin 140
adet ve yüzde 49,5 pay ile otomobil ilk sırada yer almasına karşın geçen süre içinde
otomobillerin toplam taşıt sayısı içindeki oranlarında azalma oldu. 2000 yılında toplam taşıt
sayısı içinde otomobillerin payı yüzde 53,7 iken bu oran 2009 Haziran tarihi itibarıyla yüzde
49,5'e indi.

Haziran 2009 itibarıyla Türkiye'de toplam 384 bin 375 minibüs, 199 bin 981 otobüs, 2
milyon 138 bin 422 kamyonet, 738 bin 807 kamyon, 2 milyon 240 bin 687 motosiklet, 34
bin 273 özel amaçlı taşıt ve 1 milyon 360 bin 485 adet traktör bulunuyor.

2000-2009 Haziran dönemi boyunca toplam taşıt sayısı içinde en yüksek artış yüzde 169,1
ile kamyonette kaydedildi. Bunu yüzde 121,5 ile motosiklet, yüzde 68,8 ile otobüs izledi.
Minibüste artış oranı yüzde 62,9, özel amaçlı taşıtlarda yüzde 57, otomobilde yüzde 57,4,
kamyonda yüzde 32,5, traktörde yüzde 17,3 olarak belirlendi.

Toplam araç sayısı içinde İstanbul ilk sırada
Haziran 2009 itibarıyla sadece İstanbul'da 2 milyon 715 bin 859, Ankara'da da 1 milyon 220
bin 829 adet motorlu taşıt bulunuyor. 14 milyon 61 bin 170 adet motorlu kara taşıt içinde
yüzde 19,3 pay ve 2 milyon 715 bin 859 araç ile İstanbul ilk sırada yer aldı.

Toplam 6 milyon 964 bin 140 adet otomobilin de 1 milyon 777 bin 271'i İstanbul plakalı
araçlardan oluşuyor. Bir başka deyişle Türkiye'de kayıtlı bulunan her dört araçtan biri
İstanbul plakalı araçları kapsıyor.

Türkiye'de kayıtlı 14 milyon taşıt içinde Ankara'nın payı yüzde 8,6. Ankara plakalı toplam 1
milyon 220 bin 829 araç bulunurken bunun 876 bin 916'sını otomobil oluşturdu. Türkiye'nin
üçüncü büyük ili İzmir'deki otomobil sayısı ise 479 bin 953.

81 il içinde Türkiye'de en az taşıt 4 bin 428 adet ile Tunceli'de bulunuyor. Tunceli'yi 7 bin
604 motorlu kara taşıtı ile Hakkari, 8 bin 362 taşıtla Bayburt ve 9 bin 493 taşıtla Bingöl
izliyor.

TÜİK'in verilerine göre 2000-2009 Haziran arasında, yıllara göre motorlu kara taşıtları şöyle:


(1) Arazi taşıtı dahil.

(2) Ağır tonajlı yük taşıtlarını da kapsıyor.

(3) Haziran ayı sonu.

2 milyonu veren, kornasını da değiştirir!


2 milyonu veren, kornasını da değiştirir!

Levent Köprülü milliyet
Böyle bir otomobili satın almak için 2 milyon dolar veren bir müşteri, lüksten daha fazlasını da ister kuşkusuz!

İşte birkaç yıldır bilgisayar çizimleriyle tanıtılan, ancak henüz üretime geçmemesine rağmen sürekli yenilenen Natalia, daha fazlasını sunuyor. Sürekli değiştirilebilen korna!
Alfred DiMora adındaki girişimcinin geliştirdiği ve birkaç yıl önce tanıtılan “Natalia”, yeniden ortaya çıktı. DiMora Motorcar tarafından üretilmesi planlanan “V16 Natalia SLS 2”, üretildiğinde dünyanın ilk “isteğe göre değiştirilebilen korna sesine” sahip otomobili olacak. Bunun için araca fabrika çıkışında 256 MB kapasiteli bir hafıza kartı koyacak DiMora, seçimi müşteriye bırakacak. Yani siz, telefon zil sesi gibi istediğiniz sesleri bu hafızaya MP3 dosyası olarak yükleyebileceksiniz.
Yüklenmiş olan bu sesler, 150 vat gücündeki hoparlör ile dışarıya iletilecekmiş. Böylece neredeyse 1 kilometre öteden sesini duyurabilecek.
Bu araç üretilirse kimler alır ve ne tip bir ses yükler bilinmez... Ancak “muzip” bir Türk satın almış olsa, “Kaçılsana koçum!” gibilerinden bir bağırma sesi ya da İsmail YK’nın “Bas gaza aşkım bas gaza/Kim tutar seni bas gaza!” şarkısını yüklemesine pek şaşırmazdım doğrusu...

Fiat’tan nakit indirimi


Kampanya gündemi

Levent Köprülü
güncellenme zamanı


Fiat’tan nakit indirimi
Grande Punto modelinde 2 bin 250 TL’ye, Linea ve Doblo Panaroma modellerinde 2 bin TL’ye varan nakit destek indirim avantajının sunulduğu kampanya kapsamında Doblo Carioca’daysa 2 bin 500 TL’yi aşan indirim imkanı mevcut.

4X4 Toyota’lara özel
Toyotasa, kış mevsiminin gözde araçları olan 4x4’le özel bir kampanya düzenliyor. 2 bin 500 euro indirimle satılan Toyota’nın efsanevi aracı Land Cruiser Prado, 80 bin 301 euro’dan (+ 2 bin 236 TL), Land Cruiser V8 ise 109 bin 950 euro’dan (+4 bin 765 TL) başlayan fiyatlarla satılmakta.

4 bin TL’lik avantaj
Tata, pick-up ve binek modellerinde indirim avantajları uyguluyor. Bu ay pick-up modellerinde 4 bin 100 TL’ye varan indirimler uygulayan Tata, 4x2 çift kabin klimalı Telcoline aracını 20 bin 490 TL, 4x4 çift kabin Telcoline modelini 23 bin 490 TL başlayan fiyatlarla satarken, küçük stationwagon modeli Marina’da 4 bin 185 TL’ye varan indirimler sunuyor.

Seat’ın takas desteği
Seat, tüm modellerinde yaptığı indirimleri, 1.250 TL takas desteği ya da VDF ile işbirliği sonucu yüzde “0”dan başlayan kredi imkânlarını yeni yıla da taşıdı. Kampanya kapsamında ek takas destekleriyle yeni Ibiza 24 bin 350 TL, Cordoba 25 bin 650 TL, Leon 31 bin 150 TL’den başlayan başlayan kampanyalı fiyatlarla satışa sunuluyor.VDF işbirliğiyle 6 ay geri ödemeli 10 bin TL’lik krediye yüzde “0”, 15 bin TL’lik krediye 12 ay vadede yüzde 1.21 faiz uygulanıyor.

milliyet

Bu suçlara ceza vermek kolay değil


Bu suçlara ceza vermek kolay değil
Bilmem dikkatinizi çekiyor mu? Şu sıralar Türkiye'nin pek çok yerinde özellikle büyük şehirlerde trafik denetimi hız kazanmış vaziyette. Günün her hangi bir saati, hiç beklemediğiniz biryerde bir 'çevirme' ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz.

Bu tür operasyonlar daha çok ehliyet, ruhsat, sigorta, muayene gibi evrak ihmallerini yakalamayı hedefliyor. Ancak Emniyet teşkilatının asıl hedefi, elektronik denetleme sistemlerinin de yardımıyla görünürde hiç kimsenin olmadığı yerlerde bile sürücülerin trafik kurallarına uymasını sağlamak. Peki bu o kadar kolay mı? Toplumun her kesiminde kemikleşmiş yanlış alışkanlıklar varken. Lüks bir otomobilin camından yola sigara paketi, kâğıt mendil atığı hatta poşet atan insan sayısı hiç de az değil. Halen birçok trafik suçu herkes tarafından yapılıyor olduğu için 'suç' mu 'değil' mi tartışmasına dahil edilebiliyor. Bu, tablonun bir tarafı.

Diğer tarafta ise güncelliğini kaybetmiş ya da yenilenmeye ihtiyacı olan bazı yasaklar var. Ve birçok sürücüyü o suçu işlemeye zorluyor. Örneğin, otoyol ya da benzeri yolların kenarlarında yolcu indirme bindirme, bekleme yapma konusu. İstanbul gibi çevre yollarının şehrin ana arteri haline geldiği bir şehirde her gün binlerce sürücü, yüz binlerce yolcu bu suçu işlemek zorunda kalıyor. Şehirlerarası otobüslerden, personel taşıyan servislere kadar... Zira yol ve trafik insanların günlük hayatlarını dikkate almadan şekillenmiş oluyor.

Uygulaması zor ya da herkesin ihmal etmeyi alışkanlık haline getirdiği bazı kanunlar için 1925 yılında çıkarılan ve halen yürürlükte olan 'şapka kanunu' gibi benzetmesi yapılır. Çevremde trafik kanunundaki bazı maddeleri bu türden görenler var, aksini düşünenler de...

Aksini düşünenler "Efendim 161 konudan oluşan kanunda her bir madde çerçeve niteliği taşıyor. Dolayısıyla bir yılda bir canı bile kurtaracaksa gereklidir ve ısrarla korunmalıdır." derken, diğer taraf aşırı yasakçı yaklaşımla insanların umursamaz hale geldiğini, bu nedenle bazı maddelerin güncellenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyor.

1 Ocak itibarıyla yüzde 12 zamlı hale gelen Trafik Kanunu'nda bazı maddeler var ki uygulamada zaman zaman zorluklar yaşanıyor. Özellikle alışkanlık haline gelen hatalar başta trafik polisleri olmak üzere kanunu uygulamak zorunda kalanları müşkül duruma sokuyor. Neredeyse toplumun yarısının bu suçu işliyor olması ceza verme konusundaki zorluğu daha net ortaya koyuyor. Toplamda ek maddelerle birlikte 161 ayrı konudan oluşan Trafik Kanunu'nda en düşük ceza 61 TL'den başlıyor. Peşin ödeme yapmanız halinde trafik para cezalarında yüzde 25 indirim uygulanıyor. m.taslicali@zaman.com.tr

Araçlarla yanyana yürümek suç!

Trafikte öndeki aracı tehlikeli biçimde yakın takip etmek, cezası 61 TL.

Taşıt yoluna ikinci sıra park ya da bekleme yapmak, 61 TL.

Dönmek için yakılan sinyali 'geç' anlamında kullanmak, cezası 61 TL.

Kaldırım olmayan yollarda taşıt trafiğini tehlikeye düşürecek şekilde yolda yürümek, cezası 61 TL.

Karayollarında, taşıt yolunun sol kenarını izlememek, cezası 61 TL.

Yaya ve okul geçitlerinde ışıklara uymamak,cezası 61 TL.

Karşıdan karşıya geçişlerde işaretlere riayet etmemek, cezası 61 TL.

Başıboş hayvan bırakarak trafik kazasına sebebiyet vermek, cezası 3 ay hapis.

Karayolunda park eden araçlardan yetkisiz olarak park ücreti almak, cezası 61 TL.

Kaza mahallinde durmamak ve trafik güvenliği için gerekli tedbirleri almamak, cezası 128 TL.

Kazayı yetkililere bildirmemek, kaza yerinden ayrılmak, cezası 128 TL.

zaman gazetesi

Bu Mercedes görenleri şoke ediyor


Bu Mercedes görenleri şoke ediyor
Otomobil meraklıları için Merceses markası çok şey ifade eder. Ama bu Mercedes c63 AMG'yi diğerlerinden ayıran çok farklı bir yanı var o da tamamen altın kaplama olması. İşte göz kamaştıran fotoğraflar.

Aynadan yansıyanlar

Aynadan yansıyanlar
Budget, Pegasus misafirlerine özel, 50 TL'den başlayan fiyatlarla araç kiralama fırsatı sunuyor.

Otomotivde 25 yılı geride bırakan Peugeot bayii Yıldırım Otomotiv, 1 kişiye 207, 1 kişiye 107 ve 3 kişiye de navigasyon cihazı hediye etti.

Otokoç ve Birmot, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001 İş Güvenliği ve Çalışan Sağlığı belgelerini alarak bir ilki gerçekleştirdi.

Akaryakıt sektöründeki isimlerden biri olan M Oil, gerçekleştirdiği anlaşma çerçevesinde otogaz operasyonunu bundan sonra İpragaz ile yürütecek.

Elektrikli Opel geliyor

Elektrikli Opel geliyor
Opel, Cenevre'de elektrikli otomobil ile ön plana çıkacak. GM'in ABD'de gelecek yıl yola çıkacak Chevrolet Volt ve Cadillac Converj gibi elektrikli otomobilleri ile aynı teknolojiyi kullanan Opel Ampera, 5 kapılı, 4 koltuklu olarak tasarlandı.

Ampera'nın tek bir şarjla birkaç yüz kilometre yol alabilecek ilk Avrupalı otomobil olması bekleniyor. Ampera, 2011 model yılıyla birlikte yollara çıkacak.

iki lastikten birinin basıncı düşük


iki lastikten birinin basıncı düşük
Michelin'in 2005 yılından beri aralıklarla yaptığı araştırma Türkiye'de araçların yarıdan fazlasının düşük havalı lastiklerle kullanıldığını, her 10 araçtan 1'inde ise lastik hava basıncının tehlikeli oranda düşük olduğunu ortaya koydu.

Düşük hava basınçlı lastik, patlama, yol tutuş kabiliyetinde azalma ve ıslak zeminde kontrol kaybı gibi riskler taşıyarak can güvenliğini tehdit eden sonuçlar doğurabiliyor.

Mini sınıfta yeni bir Japon


Mini sınıfta yeni bir Japon
Mart ayı başında İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenecek 79. Motor Show'da sergilenecek modeller gün yüzüne çıkmaya başladı.

Nissan standının yıldızı küçük crossover konsept otomobili Qazana olurken, yeni 370Z ile Japon tarzı otomobil Cube'ün yanı sıra Avrupalı müşteriler için geliştirilen mini otomobil Pixo dikkat çekecek. Pixo'da bulunan 1 litrelik motor 100 km'de 4,4 litre yakıt tüketimi ve bir km'de 103 gram CO2 emisyonu ile öne çıkacak.

Hyundai, Renault'dan iki koltuğu da kaptı


Hyundai, Renault'dan iki koltuğu da kaptı
Yılın ilk ayında 13 binden fazlası otomobil olmak üzere toplam 19,6 bin adet araç satışı gerçekleşti. Geçen yıla göre yüzde 38 küçülme anlamına gelen bu tabloda ilginç durum ise Hyundai'nin otomobil satışlarında Renault'dan liderliği almasıyla yaşandı.

2 bin 478 otomobil satışı gerçekleştiren marka otomobilde yüzde 19 pazar payı yakalarken geçen yılın aynı ayına göre de yüzde 50'ye varan oranda artışa imza attı. Hyundai aynı zamanda Accent modeliyle geçen yıl sonunda kılpayı kaçırdığı en çok satılan model unvanına da ocakta ulaşmış oldu. Otomobil satışlarında ilk 5 içerisinde sırasıyla Hyundai, Renault, Honda, Ford ve Volkswagen yer alırken toplam satışlarda ise Ford ilk sıraya çıktı. Ardından Hyundai, Renault, Fiat, Honda, VW, Peugeot ve Opel markaları sıralanıyor.

Otomotivin arkasında 30 büyük grup var


Otomotivin arkasında 30 büyük grup var
Genellikle kriz durumlarında markalara olan sadakat ve güven ciddi sarsıntılar geçiriyor. Bu yüzden şartlar ne kadar zorlarsa zorlasın yöneticiler, markanın genel algısını korumayı hedefliyor. Bu bütün stok baskılarına rağmen indirim oranlarını, fiyat listesini belli bir çıtada korumaktan tutun servise gelen müşteriye öncekinden daha etkileyici yaklaşımlar içinde olmaya kadar uzanan bir süreç.

Ve zorlu bir yolculuk; ancak markaları da marka yapan işte bu dalgalara karşı verdiği mücadele oluyor. Lafı uzatmaya gerek yok; son birkaç aydır Türkiye'yi de içine alan global kriz öyle görünüyor ki, önümüzdeki aylara da damgasını vurmaya devam edecek. Dünyada olduğu gibi bizde de krizden en çok etkilenen sektörlerin başında otomotiv geliyor. Dolayısıyla otomobil markaları için zorlu yolculuk da!..

Otomotiv, başka sektörlerden farklı olarak genellikle büyük grupların mutlaka içinde olmak istediği prestijli bir alan. Bu prestij zaman zaman kâr düşüncesini bile birinci hedef olmaktan çıkarabiliyor. Dünyanın en büyük şirketleri listesinde nasıl otomotiv şirketleri üst sıralarda bulunuyorsa Türkiye'deki üretim ve satış faaliyetlerinde de büyük gruplar ön plana çıkıyor. İşte bu büyük yapı şimdi kriz ortamında daha çok kendini ortaya koyuyor. Uzun bir süre direnme gücü gösterebiliyor. Bu da tüketicinin büyük paralar harcayarak satın aldığı otomobil ya da ticari aracının birkaç sene sonrası için 'tedirginlik' yaşamamasını sağlıyor.

Pazarda bulunan 50'nin üzerindeki uluslararası markanın arkasında genellikle hep büyük Türk holding ve grupları var. Oranı az da olsa bazı global markaların bizzat kendisi Türkiye'de yer alıyor. Kârlılık çok farklı bir durum ve bazı şirketlerin şeffaf olmayan yapıları nedeniyle bu alandaki bir kıyaslamayı bu sayfalarda yazabilmek pek mümkün görünmüyor. Ama geçen yıl gerçekleşen 526 binin üzerindeki otomobil ve ticari araç satışı üzerinden yola çıktığımızda pazarın yüzde 26'sının, elinde Ford, Fiat, Ferrari, Iveco gibi markalar bulunan Koç Holding'e ait olduğunu görüyoruz. Her dört müşteriden birine ulaşan Koç, ikinci sıradaki Oyak Grubu'nu neredeyse ikiye katlamış. VW, Audi, Seat, Skoda, Porsche gibi Alman markaları ağırlıklı portföyü ile Doğuş Grubu'nun pazarda yüzde 10'luk payı bulunuyor.

Toyota, Mitsubishi ve Temsa markalarını barındıran Sabancı Holding'in pazar payı yüzde 7,3 iken Hyundai'de Güney Korelilerin küçük ortağı konumundaki Kibar Grubu yüzde 6,5 pazar payı ile yola devam ediyor. Kia, Isuzu gibi markaları temsil eden ve sektörün en eski oyuncularından biri olan Anadolu Grubu ile yine bir başka eski oyuncu Citroen, Subaru gibi markaların temsilcisi Bayraktar Grubu yaklaşık yüzde 3'lük pazar paylarına sahipler. Türk ortakları da bulunan Mercedes Benz yüzde 1,6, BMW distribütörü Borusan Holding ise yüzde 1,4 pazar payıyla rekabet ediyor. Çukurova, Mermerler, Hakverdi, İsotlar, Kıraça, MYS, Ortaklar, Şahsuvaroğlu, Ulubaşlar, Yeşilkaya, Kuralkan gibi gruplar pazardaki diğer marka temsilcileri arasında yer alıyor.

Pazarın yabancı oyuncuları arasındaki Opel, Chevrolet ve Saab'ın temsilcisi Amerikan GM yüzde 6,6, Fransız Peugeot yüzde 4,1, Japon Honda yüzde 4, Nissan yüzde 1,2 pazar payı ile yola çıkıyor. Türkiye pazarında yerli bir partner olmaksızın bizzat kendileri faaliyet gösterenler arasında Volvo Otomobil, Mazda, Daihatsu, Chrysler gibi markalar yer alıyor.

Hayalimdeki otomobili bulamadım üretmeye karar verdim


Hayalimdeki otomobili bulamadım üretmeye karar verdim
Ferdinand Porsche'nin bugünün en itibarlı markalarından birine adım atmasındaki kararlılığı bu sözlerle özetlemek mümkün. Ancak, Almanların iki dünya savaşı şartlarına rağmen nasıl olup da en iyi otomotiv üreticilerini çıkarabildiğini, dünyanın en çok satılan otomobillerinden biri olan VW Beetle (kaplumbağa)'ı ve tabii ki Porsche efsanesini tanıyabilmek için Stuttgart'ta geçen hafta açılan müzeyi görmeniz gerekiyor!

Merkeze 15-20 dakika uzaklıkta bulunan Zuffenhausen'daki müze, güncel Porsche modellerinin üretildiği fabrikanın yanı başına inşa edilmiş. İçinde bulunan araçların bedeli hariç, 100 milyon Euro harcanarak ortaya çıkarılan müze aynı zamanda 1938 yılında Porsche tasarım ofisinin Stuttgart şehir merkezinden taşındığı yerde.

Ferdinand Porsche, kendi markasıyla otomobil üretimine soyunmadan önce Alman Daimler, Mercedes gibi üreticilerde yöneticilik yapan, sonrasında bu markalar için araçlar üreten bir mühendis. Onu dünya çapında üne kavuşturan ise İkinci Dünya Savaşı öncesi geliştirdiği Beetle modeli oluyor. Ardından İkinci Dünya Savaşı yılları ve sonucunda Almanya'nın hezimeti. Ancak savaşın bitmesinin üzerinden 3 yıl geçtiğinde yani 1948'de Porsche kendi markasıyla yola çıkan ilk otomobil olarak 356/2 modelini üretiyor. Yenilgiyle biten büyük bir savaşın hemen ardından bugün bile etkileyici duran bir otomobile imza atabilmek önemli olmalı. El yapımı ve üstü açık (roadster) olan bu otomobilden 52 adeti yollarla buluşurken iki yıl içinde coupe versiyonu da günyüzüne çıkıyor. Ardından diğer modeller gelmeye başlıyor. Amerika'ya da açılan Porsche 1956 yılında 10 bininci otomobile müşteri buluyor.

Porsche'yi spor otomobil üreticileri arasında yaygın hale getiren 911 serisi ilk kez 1963 yılında üretilmeye başlıyor. Bu noktada ilginç bir isim kapma yarışı öne çıkıyor. Zira marka bu seriye 901 adını vermek istese de Peugeot'nun daha önce bu ismi üzerine kaydettirmesi 911 adının çıkmasına sebep oluyor. 911 serisi zaman içinde Coupe, Targa, Carrera gibi açılımlarla gücüne güç katıyor.

Bu arada her şirket gibi Porsche'nin tarihinde de şaşırtan tasarımlar var; 1989 yılında Porsche'nin 80. yaşgünü için hazırlanan turkuaz renkli Boxster, 1994 yılında Çin'e adım atmak için tasarlanan ancak kötü tasarımı değil Çin'in o yıllardaki kapalı ekonomisi nedeniyle izin alınamayan C 88 konsepti bunlar arasında.

Spor otomobil üreticisi kimliği tam oluşmamışken 1953 yılında Alman ordusu için geliştirilen Type 597 konsepti, hem karada hem de suda gidebilecek amfibik özelliği ile dikkat çekiyor. Porsche aslında devrin ihtiyaçlarına cevap vermeyi bilen bir marka; 1959 yılında başlayan traktör üretimi 1963'e kadar 25 beygir gücündeki dizel motorlarla devam etmiş ve tam 120 bin adet Porsche traktör tarla sürmüş.

Birbirinden değerli 82 orijinal aracın bulunduğu müzede tarih yolculuğuna sadece Porsche markalı araçlar değil Ferdinand Porsche'nin daha önce başka markalar için yaptığı araçlar ve Type 64 adı verilen ve ünlü Berlin-Roma yarışı için 1939'de geliştirilen konsepti de bulunuyor. Geçmişten günümüze Le Mans başta olmak üzere yarışlarda kendini ispatlayan modellerden yaklaşık 30 yıl önce geliştirilen bin beygir gücündeki motora kadar müzede farklı birçok teknolojiye tanıklık etmek söz konusu. Dışarıdan askıda duruyormuş gibi bir tasarım sergileyen Porsche müzesi, ilk 4 günde 9 bin ziyaretçiyi ağırladı. Yılda 200 bin ziyaretçinin gelmesi beklenen müzeye giriş fiyatı 8 Euro.